Yas Sürecine Eşlik Ederken…

Yas Sürecine Eşlik Ederken…

Yarardan çok zarar vermemek adına anımsanması gerekenler…

Ölüm haberi aldıktan sonra ne söyleyeceğimizi bilemeyiz… Ancak asıl önemli olan ne söylemeyeceğimizi bilmektir…

Ben lisedeyken bir arkadaşımın kız kardeşi öldü. Arkadaşım okuldan birkaç gün izin aldı, bu da bana döndüğünde ona ne söyleyeceğimi binlerce kez düşünmem için zaman verdi. Ölümü yakından deneyimleyen ilk arkadaşımdı ve en doğru cümleyi seçmek istiyordum.

O gün geldiğinde, başka bir arkadaşım ve ben onu karşılamak için okulun dışında bekledik. Diğer arkadaşım ona sıkıca sarıldı ve “Bu kesinlikle berbat” dedi. Kafamda bir düzine senaryo çalışmıştım ama “bu tamamen berbat” cümlesi hiçbirinin parçası değildi. Arkadaşımın kabalığından biraz utandım ama söylediği şey, prova ettiğim basmakalıp sözlerin hepsinden daha gerçekçiydi.

O dönemden sonra birçok ölüm haberi aldım, sevdiklerimi kaybettim… Yakınlarını kaybeden arkadaşlarımın yanında oldum… Ve tüm bu süreçlerde, ölüm ve kederin bizi rahatsız ettiğini ve “en iyimizin” dahi çoğu zaman beceriksiz ve hatta can sıkıcı olabileceğini gördüm. Kendim de onlarca kez hata yaptım ama şimdi yas tutan birine ne söylememem gerektiğini biliyorum.

“En azından” ile başlayan herhangi bir şey…

Bir ifadeye “en azından” ile başlamak, “iyi tarafından bak” demekle aynı anlama gelir ve yas tutan kişinin o an duymak isteyeceği son şeydir. Yaşanan ölüm sonrası böyle bir cümleyi kurma hakkı sadece ölen kişinin en yakınlarına aittir. “En azından acı çekmeyecek.” “En azından uzun bir hayat yaşadı.” “En azından çocuğu yoktu.” “En azından soyadı devam edecek.” Hayır. Bunların hiçbiri olmaz… Acı çekeni neşelendirmeye çalışmak ya da daha kötü olabileceğini söyleyerek şükretmesini istemek kesinlikle kimsenin haddi değil…

Sigara içti mi? Alkol kullanıyor muydu?

İnsanlara kız kardeşimin akciğer kanserinden öldüğünü söylediğimde, on kişiden dokuzu bana onun sigara içip içmediğini ya da alkol kullanıp kullanmadığını sordu. Sigara içmezlerse, başlarına gelebilecek korkunç şeyler listesinden akciğer kanserini çıkarabileceklerine dair güvence aradıklarını biliyorum. Ya da trafik kazasında ölen biri için; emniyet kemerini takıp takmadığını sormak gibi… “Ben emniyet kemeri takıyorum tamam benim başıma gelmez.” Her ölüm haberi ile zihnimizde olan “olası ölüm nedenleri” listesini kontrol edip kendi durumumuzla kıyaslar ve ölüme yakınlığımızı hesaplamaya çalışırız. Ve ne yazık ki bu durumu yakınını kaybeden kişiler de en derinden hisseder ve belki de acılarının katmerlenmesine neden olur.

Bunu hayal dahi edemiyorum…

Tabi ki hayal edebilirsin. Sadece istemiyorsun. Çünkü hayal etmeyerek empati kurmuyor ve kendini korumaya çalışıyorsun. Ve kendi ellerinle tuğlalarını yerleştirdiğin bir duvar kuruyorsun…  Duvar varken de yas tutan kişiye nasıl hissettiğini paylaşabileceği güvenli bir alan yaratamazsın.

Sen çok güçlüsün…

Bir kişiye yas tutarken ona güçlü olduğunu söylemek, o kişinin kendisinde bir sorun varmış gibi hissetmesine neden olabilir. Belki ona iyi gelecek bir şey söylediğinizi düşünürken ona daha çok zarar veriyorsunuz. Ölümler ve acılar karşısında kimse güçlü olmak istemez. Matemi yaşamak için güçlü olmaya değil, sağlıklı baş etme becerilerine sahip olmaya ihtiyacımız vardır.

Yapabileceğim bir şey varsa söyle…

Yararlı bir şey yapmak istiyorsanız, arkadaşınızın evine yemek götürün, çocuklarını dondurma yemek için dışarı çıkarın. Evini temizleyin. Onun yanında sessizce oturun. Ama ondan yapabileceğiniz bir şey söylemesini beklemeyin.

Son söz…

Ne söyleyeceğinizi bilmediğinizde söylenecek en iyi şey sadece budur. “Ne diyeceğimi bilmiyorum ama senin için buradayım.” Sessizliği doldurmanıza gerek yok. Acısını tanıyarak ve tanık olarak arkadaşınızın yanında olmak, cümlelerinizden çok daha değerlidir…

 

https://www.psychologytoday.com/intl/blog/grace-in-grief/202211/what-not-say-your-grieving-friend

yararlanılarak hazırlanmıştır.

 

 

YAZAR BİLGİSİ
2004 yılında Boğaziçi Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü’ ne girmiş, 2010 yılında yüksek onur derecesiyle mezun olmuş ve Prof. Dr. Turhan Oğuzkan ödülüne layık görülmüştür. Üniversite eğitimi sırasında Erasmus programı ile İsveç-Stockholm Üniversite’ sine gitmeye hak kazanarak 6 ay boyunca “Early Childhood Education” alanında eğitim almıştır. Maltepe Üniversitesi Gelişim Psikolojisi tezli yüksek lisans eğitimini 2012 yılında bitirmiştir. 450 saatlik MEB onaylı Aile ve Çift Terapisi eğitimi, Terapötik Kartlar Eğitimi, Kriz Müdahale Eğitimi, Çözüm Odaklı Terapi eğitimi, Mülteci Çocukların Topluma Uyumu Eğitimi, Özel Eğitimde Alternatif Öğretim Teknikleri, Çocuk Değerledirme Testleri, Sanat Terapisinin Erken Çocukluk Döneminde Kullanımı, Çocuk ve Ergenlerle Klinik Görüşme Teknikleri, İhmal ve İstismarda Aile ve Çocuğa Yaklaşım Eğitimi, Proje Döngüsü Yönetimi, Siber Zorbalık Eğitimi, Çocuk ve Ergenlerde Psikiyatrik Rahatsızlıkların Genel Tanımı Eğitimi, Yaratıcı Dramayla Grup Rehberliği Eğitimi, Dikkat Testleri Eğitimi, EMDR 1. düzey eğitimi katıldığı eğitimlerden bazılarıdır. Namık Kemal Üniversitesi´nde Davranış Nörobilimi alanında doktora programını 2022 yılında tamamlayarak "Nörobilim Doktoru" ünvanını alan Bingül Kemiksiz Uzel, farklı mecralarda yazdığı yazılara ek olarak rehberlikservisi.net sitesinde yazarlık faaliyetlerine devam etmektedir.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.