Into The Wıld – Film İnceleme

Into The Wıld – Film İnceleme

 

INTO THE WILD  

ÖZET 

Christopher, zeki, başarılı bir öğrenci ve aynı zamanda iyi bir atlettir. Önemli bir üniversiteyi dereceyle bitirip mezun olur. Mezuniyet sonrası ailesinin verdiği yemek kutlamasında istediği hayatın bu olmadığını, bir şeylerin hayatında eksik olduğunu söyler. Bir süre sonra sahip olduğu mal varlığını bir hayır kurumuna bağışlayıp ailesinden kimseye haber vermeden evinden hayali olan Alaska’ya gitmek için uzun bir yolculuğa çıkar.23 yaşında olan Christopher hikayesinin bu kısmını “doğumu” olarak anlatıyor. Çıktığı yolculuğun ilk zamanlarında otostop çekerken kendisi gibi düşünen bir çift ile karşılaşır. Onlara kendi hayat hikayesinden bahseder.

Küçükken kardeşi ile şiddet gördüğünden, annesi ile babasının boşanacak raddeye gelen kavgalarından küçükken akrabalarının yanında tatile gittiğinde onlardan annesi ile babasının evli olmadığını hatta babasının başka biriyle hala resmiyette evli olduğunu öğrenir ve annesinin bu duruma razı geldiğini öğrenir ve bu hikayeyi kız kardeşine anlatmaz), babasının NASA’da çalışan bir dahi annesinin ise bu konuda bir danışmanlık şirketinin sahibi olduğundan bahseder ama kendisinin parayla, unvanla ilgilenmediğini “gerçek şeyler” ile ilgilendiğini anlatır. Bu zamana kadar hep sudan korkan biri olan Christopher her seferinde bu korkusuyla yüzleşmek için denize atlar çünkü bu durum ona hep kendini iyi hissettirdiğini söyler.  

Hikayesinin devamını “ergenlik” dönemi olarak anlatıyor. Christopher bu dönemde gideceği Alaska için hazırlık yapıyor. Günübirlik ya da kısa süreli işlere giriyor. Her gittiği yerde yeni tanıştığı insanlara hayallerini anlatıyor. Gıda muhafazası, hayvan avlama, sağlık ile ilgili birçok şey öğrenir. Kano öğrenmek ister ama dersler pahalı olduğu için tek başına ders almadan dener ve bunu başarır. Alaska’ ya gitmeden önce birkaç ülkeye giriş yapmak zorundadır bunun için sahte bir kimlik çıkarıp adını değiştirir.   

Hikayesinin bundan sonrasına “insanlık” kavramı ile anlatır. Kahramanımız her yaptığı ya da her öğrendiği yeni bilgiyi defterine not eder. Yeni bir çift ile karşılaşır, onlarında kendisi gibi bir yolculuk içinde olduklarını, birçok şeyden uzak yaşadığını öğrenir. Dünyada kendisi gibi birçok insan olduğu için aldığı karardan bir kere daha gurur duyar. 

Christopher, yolculuğunun başında tanıştığı çift ile tekrar karşılaşır ve birkaç gün onlara misafir olarak eşlik eder. Hikayesinin bu bölümünü ise “aile” kavramı ile anlatır. Ama yanlarında bu sefer genç bir kız da vardır. Genç kız ilk görüşte Christopher’dan etkilenir ve hislerini ona belli eder ama kahramanımız henüz 16 yaşında küçük bir kız çocuğu olduğunu söyleyip arkadaş kalmayı teklif eder. Tanıştığı çift olan Rany bir akşam ona kendi hayat hikayesini anlatır. Kaybettiği oğlunun yaşasaydı aynı yaşta olacaklarını söyler ve ona annesi gibi yaklaşır hatta söz verdiği şapkayı bile işleyip hediye eder. Kahramanımız bu durumdan çok etkilenir ve hatta şapkayı bir süre kafasından hiç çıkarmaz. 

Tanıştığı çifttin yanından ayrılır ve otostop çekerek yoluna devam eder. Hikayesinin bundan sonraki kısmını ise “bilgeliğe erişmek” olarak niteler. Yolda yaşlı bir amca ile karşılaşır hikayesinden bahseder fakat yaşlı amca onun ailesine geri dönmesini, kariyerini tamamlaması gerektiğini söyler. Kahramanımız verdiği kararından dönmeye hiç niyeti yoktur. Ve cümleleri ile yaşlı amcayı ikna eder. Yaşlı amca onu bir süre evinde ağırlamak istediğini söyler ve Christopher bunu kabul eder beraber biraz zaman geçirirler. Yaşlı amca ona kullanabileceği bir sürü parçanın olduğu bir çanta hediye eder,vedalaşırken onu evlat edinmek istediğini söyler ama Christopher nazikçe Alaska’dan döndüğümde konuşuruz diyerek reddediyor.  

Ve sonunda hayali olan Alaska’ya ulaştı. Eski bir terk edilmiş otobüs buluyor ve kendi evi olarak kullanmaya başlıyor. Avlanıyor, kitap okuyor, bir şeyler yazmaya günlük tutmaya çabalıyor, yeni kullanışlı aletler yapıyor. Bir gün bitki toplarken zehirli bir bitki yiyor ve zehirleniyor bunu atlatıyor ama direnci kırıldığı için eski gücünü kaybediyor. Birkaç gün sonra vücudu buna dayanamıyor ve soğuktan etkilenerek hayatını kaybediyor.  

ANALİZ 

Into The Wıld  Filmi ve Birey Merkezli Yaklaşım Kuramı 

Birey merkezli yaklaşım, hümanist psikoloji temellidir. Bireylerin subjektif yaşantısına, bireylerin kendileri için gerekli ve olumlu tercihleri seçip uygulayabilecekleri kuramda yer alır. Filmdeki Christopher; kendisini anlama, kendi sorunlarını çözme, ihtiyaçlarını ve isteklerin görülüp kendi gelişim kapasitesinin farkına varma süreçlerini yaşayacaktır.

Christopher’ı bu süreçte değişime götüren temel motivasyon kendini gerçekleştirme gücünü kendisinde barındırmasıdır. Christopher’ın etrafındaki insanlarla olan ilişkilerinde empatik anlayış ve koşulsuz kabul ile hareket edebilmesi kendisini gerçekleştirme hedefinde, öznellik ve bireyselliğini korumasında ona yardımcı oluyor. Christopher filmde kendi kapasitesini kullanmak istemekle potansiyelini tam olarak kullanan kişi olmaya doğru adımlar atıyor. Christopher kendi yolunu çizmek istemekte dolayısıyla ailesinin bulunduğu yerden ayrılmakta, özgürlüğünü ve yapıcı değişiklikleri, kendisinin güçlü yönlerini, ideal benlik ve gerçek benlik arasındaki ayrımı yapabilme gücüne ulaşmak istiyor. Şimdi filmimizi seçtiğimiz kurama göre bazı başlıklar altında inceleyelim.                                                                            

Öz Farkındalık 

Christopher filmin ilk dakikalarında kendi iç dünyasının farkında olarak yalnızlığa ulaşmak istediğini söylüyor. Aradığı hayatı, yaşamı, okuduğu kitaplarda ve kitapların yazarlarında bulmak istemesi kendisini bulmaya yönelik davranışlar kapsamında değerlendirebiliriz 

Filmin ilerleyen dakikalarında Christopher paranın dışında güç alabileceği etmenlerin farkında olduğunu ifade ediyor. Paranın kendisi için öncelik olmadığını söylemesi Christopher’ın kendisi hakkında iç görüye sahip olduğunu bize gösteriyor. Kahramanımız yaşamda aradığı gücü, yine kendisinde olduğunu fark ediyor. Her şeyi yapabileceğini, her yere gidebileceğini söylerken para ve gücün kendi hayali olduğunu, bunları gerçekleştirmede öz farkındalığının, cesaretin önemine vurgu yapıyor. 

Kendini Tanıma 

Christopher eğlenceli bir kişiliğe sahip bir karakterdir. Tek başına da olsa eğlenebilmenin, içinden gelerek hareket edebilmenin mutluluğuna varıyor. Filmdeki bir sahnede karavanındaki hayali yolcularla sohbet edişi kendisini iç dünyayla barışık ve eğlenceli biri olarak tanımamıza olanak sağlıyor. 

Gerçekleştirme Eğilimi 

İnsanlar bir taraftan açlık, susuzluk, cinsellik gibi dürtüleri nedeniyle oluşan gerilimi azaltmaya çalışırken bir taraftan merak, yaratıcılık ve daha etkili ve bağımsız olabilmek amacı taşıyan zahmetli öğrenme deneyimlerine maruz kalma isteği gibi gerilim artıran davranışlar sergiler. Biz bu durumu Christopher’ın, genç kızın cinsel olarak bir şeyler yaşama isteğini reddettiğinde, gıda malzemelerini doymayacak şekilde uzun vadeli kullanmaya çalıştığında görüyoruz ve yine doğada yaşama merakını, banyo yamak için yeni yaratıcı malzemeler üretirken, doğada herkesten uzak bağımsız bir yaşam sürmek isteğinde ve bunu gerçekleştirdiğinde gerçekleştirme eğilimine direkt olarak görebiliyoruz. 

İhtiyaçların Belirlenmesi ve Olumlu Saygı İhtiyacı 

Bu iki durumu tek başlık olarak incelemek istedim çünkü birbiri ile bağlantılı olduğu düşüncesindeyim. Christopher ailesinin düzenlediği aile yemeğine katıldığında annesi ile babası ona yeni bir araba alacaklarını söyler ancak kahramanımız ihtiyacının araba olmadığını istediğinin “gerçek olanı öğrenmek” olduğunu; aşk para, adalet değil sadece “gerçeklik” kavramı olduğunu dile getiriyor. Yemeğin sonuna doğru Christopher ailesine Alaska’ya geri dönmemek üzere gitmeyi, doğada yaşamını devam ettirmek istediğini söylüyor. Fakat babası ilk başta bu isteği ciddiye almıyor ve kahkaha atıyor Christopher bu duruma bozuluyor ve ciddi olduğunu bir kere daha dile getiriyor.

Annesi onun orada yaşayamayacağını, vazgeçip geri döneceğini bildiğini bu yüzden kariyerine devam etmesinin iyi olacağını söylüyor. Ailesinin kendisinin isteklerini ve ihtiyaçlarını ciddiye almadığını, saygı duymadıklarını hatta güvenmediklerini görüyor. Rogers’e göre bütün insanlar, özellikle ebeveynleri tarafından saygı, kabul görme ve onlarla sıcak bir ilişki kurma ihtiyacı duyar. Christopher bu duyguyu yaşayamadığını ve belki de hiç yaşayamayacağını düşündüğü için hayallerinin peşinden daha çabuk gitmek istedi. 

Kişiliğin Yapısı, Deneyim ve Organizmik Değer Verme Süreci 

İnsanın yalnızca kendi sahip olduğu algılama ve duyular noktasından incelendiğinde anlaşılabileceğini belirten Rogers bireyin gerçek dünyayı değil yalnızca algıladığı dünyayı (fenomenal alan) bilebileceğini öne sürmüştür. Çevresinde bulunan uyarıcılara onları nasıl algıladığına göre tepkide bulunan insan için deneyimleri onun gerçeğini oluşturmaktadır. Yani bu durumda Christopher’ın gerçeği, hayalleri ve yapmak istediklerine sıkı sıkı bağlı olmasını diyebiliriz. 

Deneyim, herhangi bir anda farkında olunan her şeyi içerir, kişinin bilebildiği tek gerçek o anda algıladığı gerçektir der Rogers. Çevresinde bulunan uyarıcılara onları nasıl algıladığına göre tepkide bulunan insan için deneyimleri onun gerçeğini oluşturmaktadır. Christopher için gerçeği hayalleri, ulaşmak isteği hedefleri, elde etmek istediği yaşama sıkı sıkı bağlı olmasını örnek verebiliriz. 

Deneyim, herhangi bir anda farkında olunan her şeyi içerir, kişinin bilebildiği tek gerçek o anda algıladığı gerçektir der Rogers. Deneyimler, farkındalıklar üç düzeyde ele alınır. Ben sadece üçüncü düzeyde kahramanımız hakkında örnek vereceğim. Üçüncü düzey farkındalık, tehdit edici olmayan ve kişinin benlik kavramı ile tutarlı olan yaşantıları içerir. Christopher sevecen, kendi ile barışık, asla pes etmeyen, düzenli ve kurallı biridir. Eski yaşamında ve yeni yaşamında bu özelliklerini kaybetmeden hayatını devam ettirir. Olduğu kişi ve yaşadığı hayat, yaptığı seçimler birbiri ile tutarlıdır. 

Organizmik değer verme süreci, gerçekleştirme eğilimimize uygun gördüğümüz deneyimlere içsel bir olumlu değer verme, uygun olmadığını düşündüklerimize ise negatif bir değer verme sürecidir. Christopher’ın gerçeklik, yalnızlık, mücadele gibi deneyimleri tercih etmesi ancak para, aşk, itaatkarlığı reddetmesi bunun bir göstergesidir diyebiliriz. 

Empati Duygusu 

Christopher’ın avlanmaya gittiği sırada anne ve yavrusunu görerek bunu kendi dünyasında içselleştirmesi empati duygusunu dolaylı olarak da olsa kendi yaşamına, duygu ve düşüncelerine yansıtma açısından önemli bir sahne olarak yerini alıyor. 

 Kendini Gerçekleştirme 

Christopher’ın film sahnelerinin birinde yüzmekten korktuğundan bahseder ama ilerleyen sahnelerde yüzmekten korktuğu halde denize atlar. Yüzmeye giderek bu sorunuyla yüzleşir çünkü bu durum ona kendini güçlü hissettiriyordur. Aynı şekilde ders almadan kanoya binmesi ve bunu başaracağına kendini inandırarak bu durumundan üstesinden gelmesi kendini gerçekleştirme noktasında atılmış adımlar olarak değerlendirilebilir. 

Christopher’ın filmde alkol alma problemi yaşayan bir adamın sorununu dinlediği bir sahnesi vardır. Adamın “Baktım ki olacağı yok, hiçbir şeyin yararı yok, benim için neyin önemli olduğunun farkına vardım, sorunumla yüzleştim ve bunu kendim başardım.” demesi sorunlarla yüzleşip bireylerin kendi iç dünyalarına, kendilerinin ulaşıp sorunların kaynağını saptayıp kendilerini gerçekleştirme açısından değerlendirilebilecek bir sahne olarak filmde yerini alıyor. 

YAZAR BİLGİSİ
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinden lisans eğitimimi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik alanında tamamlayarak mezun oldum.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.