Sanatın Terapideki Hâli : Sanat Terapisi

08.02.2021
1.888
Sanatın Terapideki Hâli : Sanat Terapisi

Sanat , insanlık tarihi kadar eski ve bir o kadar da etkilidir. Bunu ilk çağlardaki insanların tarihine baktığımızda çokça metafor , imge ve sembol kullandıklarını görürüz .Bu imge ,sembol ,metaforlar bir iletişim aracı olarak işlev görmüştür .
Bununla birlikte ;sanat insanın kendini var etme, değiştirme, dönüştürme sürecini de ortaya koyar .Çok uzun zamanlardan bu yana belki de sözün bittiği yerde , konuşamadıklarımızı ortaya koyma biçimidir . Böylelikle sanatın dışavurumcu tarafını da görmüş oluruz . Bu dışavurum bir sağaltım süreci olarak devam eder .

Peki ya sanatın tarihi bu kadar eskiyken sanat terapisi nereye dayanır?

Sanat terapisi :
3. kuşak terapi akımlarındandır .İlk olarak 1930 ‘lu yıllarda karşımıza çıkar .Esas gelişimini ise 2 . dünya savaşından sonra ortaya koymuştur. Açıkçası 2 . dünya savaşı sonrasına denk gelmesi de manidardır .Savaşın travmatik yaralarını sarması için daha duyarlı , insancıl bir yönteme ihtiyaç vardır .
İşte burda sanat , terapiye dahil olur .
Bir terapi olmasından ziyade bir tekniktir .Bu noktada terapide nasıl kullanıldığı devreye girer .Doğru ve zamanında kullanılırsa çok etkili bir terapi metodudur .
Bu metotla ,problemlerin çözümünde farklı sanat dalları kullanılabilir .

En sık karşımıza çıkanlar ise :

☆Görsel sanatlar (resim , heykel …)
☆Müzik ve ritmik sanatlar
☆Dans ve harekete dayanan sanatlar
☆Bibliyoterapi
☆Sineterapi vb.

Kullanım alanları ve işlevi :
☆Kendini ifade etmekte zorlanan danışanlarda
☆Günlük hayatın stresörleriyle nasıl baş edeceğini bilemeyenlerde
☆Bilinçaltından gelen duygu ve düşünceleri yansıtmada
☆Travmatik deneyimlerde ,panik atak, fobi , okb gibi durumlarda kullanılabilir .

Danışanın duygusal boşalım yaşamasına ve terapide ‘o andaki’ duygu ve düşüncelerine odaklanmasına olanak sağlar .
Her yaştan kesimde ve sanatın “evrensel ” boyutundan dolayı farklı kültürlerde de kullanılabilir .

Burada şuna da atıf yapmalıyım ki sanatın evrensel boyutu Jung ‘un “gölge arketipini “düşündürüyor .

O da şöyle ki gölge arketipi yaratıcı tarafımızı yansıtır .

Bu arketip bize atalarımızdan miras kalmıştır . Her insan, yaratıcıdır.

Yeter ki uygun koşullarda ortaya çıkartalım .

Yaratım sürecini terapiye taşıdığımızda terapiste cok iş düşer çünkü  doğru zamanda ve doğru yerde kullanılması kilit noktadır .

En büyük sınırlılığı da budur .

Terapist bu kilit noktaya dikkat ederek terapi esnasında danışanın bir ürün ortaya koymasını ister.

Bu illa ki sanatsal ve mükemmel olmak zorunda değildir .

Böyle bir beklenti zaten yoktur .

Danışanın ortaya koyduğu bu ürün kendilik algısını besler.

Egoyu dengeler .

Danışan değişim ve dönüşümüne şahit olur .

Kendi probleminin çözümünün kendinden geçtiğini görür .

Öz farkındalığı ve ilişkisel farkındalığı artar .

Son olarak ;
Kendi yaralarını, sanatın dışavurumcu özelliğiyle önce görür .Sağaltım sağlayan tarafıyla da ‘pansuman ‘ eder.
Terapist ise danışanın bu içsel yolculuğuna rehberlik eder . Böylece danışanların iyileşme sürecine girdiğini deneyimlemiş oluruz .

YAZAR BİLGİSİ
Psikolojik Danışman    
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.