Benim adım Sam ( I am Sam )- Film inceleme

12.06.2017
19.161
Benim adım Sam ( I am Sam )- Film inceleme

FİLMİN KÜNYESİ

Filmin Adı: I am Sam (Benim Adım Sam)

Oyuncular: Sean Penn, Michelle Pfeiffer, Dakota Fanning, Dianne Wiest, Loretta Devine

Yönetmen: Jessie Nelson

Süre: 132 Dakika

Tür: Dram, Aile, Gerçekçi

Ülke: ABD

Yıl: 2001

Neden İzleyelim?

Merhaba, bu hafta özel eğitim üzerine çekilmiş filmlerden birini seçtim. Bu alandaki en iyi filmlerden biri olmaya aday olduğunu söyleyebilirim. Her şeyden önce sımsıcak aile hikayesiyle kendini sonuna kadar izleten bir film. Oscar ödüllü oyuncu Sean Penn (Sam)’ in takdire şayan oyunculuğunun yanında o dönemde kendi belli etmeye başlayan çocuk oyuncu Dakota Fanning (Lucy)’ in uyumu bize gerçek bir aile dramı yaşatıyor.

Filmin hikayesine gelecek olursak ilk olarak başrol karakterlerden olan Sam’ den bahsetmek gerekir. 40’ lı yaşlarında olmasına rağmen çocuk zekasına sahip olan Sam, bu zamana kadar yaşamını idame ettirebilmiş biridir. Filmin başlarında Sam’ in iş ve özel yaşamına ilişkin sahneler bu durumu açıklar niteliktedir. Ardından Sam’ in çocuk sahibi olmasıyla işler karışır. Sam’ in bu aşamadan sonra alacağı ilk darbe annesinin çocuğu terk etmesi olur. Ardından bebeğine bakmak ve onu en iyi şekilde yetiştirmek için büyük bir çaba harcar. Sam’ in yakın arkadaşları da bu dönemde ona yardımcı olurlar. Bu güzel günlere gölge düşüren olay ise Sam’ in Lucy için hazırladığı doğum günü partisinde yaşadığı tatsız bir tartışmadır. Yaşanan olay sonucu Lucy kaçar ve olaya devlet yetkilileri dahil olur. Lucy’ nin Sam’ den alınması kararı verilir. Bu aşamadan sonra Sam, kızını geri alabilmek için çetin bir mücadeleye başlar.

Nasıl Değerlendirelim?

“Sam (Avukatıyla konuşurken): Çabalıyorsun, çabalıyorsun, çabalıyorsun ama asla bir doğruya varamıyorsun. Bilmiyorsun çünkü sen mükemmel doğmuşsun bense işte böyle doğmuşum. Senin gibi insanlar bilemez. Senin gibi insanların incinmenin ne olduğunu bildiğini sanmıyorum; çünkü sizin duygularınız yok. Siz hiçbir şeyi hissedemiyorsunuz.”

Bu hikayeye öncelikle ailevi bir mesele olarak bakmak istiyorum. Baba-kız ilişkileriyle başlayıp toplumdaki diğer aile yapılarını da gözler önüne sermesiyle Amerika’ daki birey-aile-toplum üçgenine dair bir miktar fikir ediniyoruz. Tabi bunu gözlemlerken kendimizi aslında bu bizdekiyle çok benzer demekten de alamıyoruz. Bir diğer mesele ise baba-kız arasındaki iletişim gücü. Tabi kız 7 yaşına gelene kadar onlar için oturmuş bir düzen vardı. Ancak yaşıyla birlikte ilerleyen zekası aralarındaki ilişkiyi zedelemeye başladı. Bunda en büyük etken de sosyal çevrenin Sam’ e karşı bakış açısıydı. Yetişkinlerin kurduğu ve normal dışıları kabullenmeyen bu dünyada onların çocukları da aynı tavırları sergilemekteydi. Bunun ilk yansıması Sam’ in kızına oldu. Ardından Sam’ e.

Değinmek istediğim ikinci mesele Lucy’ nin devlet yetkilileri tarafından başka bir aileye verilmesi. Mahkeme süreci devam ederken Lucy babasından alınır. Tabi Lucy ve Sam’ in bu duruma adapte olması hiç kolay olmaz. Çünkü mahkeme sonuçlanınca Sam, Lucy’ i tamamen kaybedebilir. Bu süreçte Sam avukatıyla birlikte hayatına çeki düzen vermeye çalışır ve zaman zaman da Lucy’ i görmeye gider. Bu durumun bizdeki ve tüm dünyadaki karşılığı “koruyucu aile” uygulamasıdır. Koruyucu aile, ülkemizde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ nın başlatmış olduğu bir uygulamadır. 2012 yılında yayımlanan Koruyucu Aile Yönetmeliği uyarınca uygulamanın esasları belirtilmiş olup şu anda Türkiye’ nin pek çok ilinde çok sayıda koruyucu aile bulunmaktadır. Bakanlığın Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde devam etmekte olan uygulamaya ilişkin verdiği bilgiler şu şekildedir:

Koruyucu aile, çeşitli nedenlerle öz ailesi yanında bakımları bir süre için sağlanamayan çocuklarımızın kendi aile ortamlarında eğitim, bakım ve yetiştirilme sorumluluğunu kısa veya uzun süreli olarak, ücretli veya gönüllü statüde devlet denetiminde paylaşan, hissettikleri toplumsal sorumluluğu gösterebilen uygun aile ya da kişilerdir.

I AM SAM, Dakota Fanning, Laura Dern, Sean Penn, 2001

Çocukların sağlıklı gelişebilmeleri için kendilerini koruyacak, sevecek, destekleyecek, güven sağlayacak, sosyal ve maddi gereksinimlerini karşılayabilecek sıcak bir aile ortamına ihtiyaçları vardır. Çocukların yeterli sevgi alabildikleri, gereksinimlerinin düzenli olarak karşılandığı sıcak aile ortamında yetiştirildiklerinde sağlıklı bireyler olabildikleri bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Kuşkusuz anne-babalar da çocuklarını en iyi şekilde yetiştirmek için çaba harcarlar. Ancak yaşam her zaman düşünüldüğü gibi olmayabilir. Bazı aileler zihinsel, bedensel ya da psikolojik sorunları veya ekonomik yetersizlikleri, boşanma, ölüm gibi sosyal sorunları nedeniyle bütünlüklerini devam ettiremeyip, çocuklarının gereksinimini karşılayamaz hale gelebilmektedirler. Böyle durumlarda, çocuklara yardım edebilmenin en iyi yolu, öz ailesinin koşulları iyileşinceye kadar başka bir ailenin yanında bakımlarının sağlanmasıdır. Bu nedenle, tüm dünyada korunmaya muhtaç çocuklar için en çok tercih edilen bakım şekli, ülkemizde de olduğu gibi koruyucu aile bakımıdır.

Koruyucu aile bakımının, çocuğa sağladığı aile ortamı çocuğun psiko-sosyal gelişiminin sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilmesi açısından önem taşımaktadır.”

Filmde Lucy babasının sonsuz sevgi ve çabasına sahip olduğu için şanslıdır. Ancak hayat şartları sebebiyle bu durum her ailede aynı olmayabilir. Dolayısıyla çocuğun başka bir ailede geçici bir yaşam sürmesi olumsuz olarak algılanmamalıdır. Bu çocukların gerçek bir aile sevgisine ve şefkatine ihtiyaçları vardır. Eğer siz de koruyucu aile olmak ve bu çocuklara sahip çıkmak isterseniz, bakanlığın internet sitesinden ayrıntılı bilgiye ulaşabilirsiniz (http://www.koruyucuaile.gov.tr/).

Filme dair son notum ise iki insan arasında gelişen sevginin kıymetini gözler önüne serişine tutulan bir alkış olacak. Bir insanın fiziksel ihtiyaçlarını karşılamak demek onun ailesi olmak demek değildir. Aile olmak için aralarında oluşan görünmez bağım sımsıkı olması gerekir. Göz görmese de onun iyiliğini istemek, göz görünce de ondan kopamamak bir derece de olsa bu bağı anlatmaya yeter. Velhasıl kelam ailenize olan sevginizi göstermeniz için çok güzel bir zamandasınız. Haydi birkaç dakikanızı ayırın ve onları ne kadar sevdiğinizi gösterin!

Not: Yazar da şu an bu işle meşgul J

Keyifli seyirler dilerim.

 

 

Necla AYDOĞAN
Psikolojik Danışman
neclaydogan.94@hotmail.com

YAZAR BİLGİSİ
Rehberlik Servisi
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.