Şizofreni Yalnız Oynanmaz – Rahmi Vidinlioğlu – Kitap İnceleme

04.04.2017
4.248
Şizofreni Yalnız Oynanmaz – Rahmi Vidinlioğlu – Kitap İnceleme


RAHMİ VİDİNLİOĞLU-ŞİZOFRENİ YALNIZ OYNANMAZ

Şizofreni Yalnız Oynanmaz, Rahmi Vidinlioğlu’nun yayınlanan ilk kitabıdır. Rahmi Vidinlioğlu, edebiyat ile ilişkisine, çoğu yazar gibi, şiir yazarak başlamıştır. Henüz 13 yaşında yazmaya başladığı şiirler elbette küçük bir çocuğa aittir ve şu anda geldiği durum ile kıyaslandığında kayda değer bile değildir. Ancak başlangıcın bu kadar erken yaşlarda olması, genç denilebilecek bir yaşta profesyonel şiirler yazabilmesine fırsat tanımıştır.

Nitekim Şizofreni Yalnız Oynanmaz kitabında kullanılan dil şiirsel bir havaya sahiptir. İki ana bölümden oluşur, ilk bölüm olan Dementia Praecox (şizofreni) tam 96 sayfa aralıksız süren bir imge bombardımanıdır ve Türk edebiyatında bir çığır açtığı söylenmektedir. İlk bölümde kullanılan dil, yapılan benzetmeler ve okuyucuya doğru fırlatılan metaforlar adeta insanın başını döndürecek tarzdadır. İlk bölüm ne şiirdir ne de düz yazı! Düz yazı olamayacak kadar akıcı, şiir olamayacak kadar uzun cümlelerle karşı karşıya kalan okur, tam anlamıyla şaşırıp kalır. İlk bölümde, olayların gelişimi bir kurgunun içinde anlatılmaz, her şey duyguları anlatmaya yöneliktir.

Her cümle bir öncekinden daha fazla anlatır çekilen katmerli acıyı. İlk 96 sayfayı bitirmeyi başaran okurlar, zaten bunca acının nerden kaynaklandığını hala çözemez. Nitekim ilk 96 sayfa bir aşığın çektiği acılar olarak anlaşılsa da aslında aktarılan şey kafa karışıklığı ve bunun acısıdır. İlk bölümde yazarın kendi yeteneğini sergileme çabasıdır desem hiç de yanlış söylemiş olmam. Bu bölümde yazar gerçekten bir yetenek sergiliyor. Ve hakkını vermek gerek, okuyucunun kafasını karman çorman hale getiriyor.

İkinci bölüm olan Mayıstos Masalları, adeta ilk bölümün açıklaması gibidir. Burada artık dil yumuşamış, olaylar geniş bir kurgu içerisinde sunulmaya başlanmıştır ve okur neyin ne olduğunu artık anlamaya başlamıştır. Burada karakterler zenginleşmiş, konuşmalar sadeleşmiştir. Yine de kullanılan dil bu bölümde eski ağdalı haline geri dönmektedir ara ara. Çoğu yazar dipnot kullanmayı aklından bile geçirmezken, Rahmi Vidinlioğlu yazdığı şiirlere onlarca dipnot atmak zorunda kalır. Çünkü şiirlerinde kullandığı kelimeler günlük hayatta çok sık karşılaşılan türden kelimeler değildir ve yazar bu kelimeleri açıklama ihtiyacı hissetmiştir.
Her ne kadar ikinci bölüm daha sadeyse de Rahmi Vidinlioğlu, anlatımı bazı noktalarda şiir tadında anlatımlarla keser ve okuru yeniden ilk bölümdeki tat ile baş başa bırakmayı ihmal etmez.

Şizofreni Yalnız Oynanmaz tam anlamıyla bir bilmecedir. Bu bilmecenin daha da zorlaşmasını sağlayan, Yazım stilindeki zorluk, imgelerin karmaşıklığı ve bunlar gibi daha birçok teknik detay, okuyucuyu kızdırmak yerine kitaba daha çok bağlanmalarını sağlıyor. Yazar bilerek kitabın içine kimsenin kolay kolay çözemeyeceği bazı sırlar yerleştirmiştir. Örneğin “şeytan” kelimesi tüm kitap boyunca toplam 24 kez kullanılır. 24, bir insanın doğum günüdür. “Azrail” kelimesi de tam 17 kez kullanılmıştır; bu da aynı şekilde başka bir insanın doğum günü olma özelliğini taşır. Tüm hikaye 1996 yılında başladığı için, ilk bölüm olan Dementia Praecox tam 96 sayfadır. Daha bunlar gibi içerisinde yüzlerce sır barındıran kitap bu özellikleri ile de edebi olarak dikkat çekici bir çalışmadır.

Şizofreni Yalnız Oynanmaz’ın bir diğer ilgi çekici tarafı, psikiyatri gibi köklü ve oldukça güçlü bir kuruma hiç korkusuzca saldırması ve yaptığı açıklamalar ile Psikiyatristlerin tümünü zor durumda bırakmış olmasıdır. Yazar adeta Psikiyatristlere karşı olan nefretini açıkça kusmaktadır.  Kitabın bazı kısımlarında onlardan canavar olarak bahsetmekte bir beis görmez.

Kitabın konusuna gelecek olursak: Yukarıda da belirttiğim gibi kitap iki bölümden oluşuyor. İlk bölüm bir şizofrenin düşünce yapısını anlamamıza yarayan bir imge yağmurudur. İmgelerin, sağanak halinde beynimize hücum etmesiyle birlikte bir şizofrenin düşünce yapısının ne denli karışık olduğunu çok rahat bir şekilde görme imkanı buluyoruz.

İkinci bölümde ise söz konusu şizofrenin isminin Cenk olduğunu öğreniyoruz. Cenk, hayalinde Deniz isminde bir kızın saldırılarına uğrayan ve o kız tarafından şizofreniye mahkum edilen bir gençtir. Deniz’in bir hayal olduğunu bilir. Ancak ne yapar eder ondan kurtulamaz. Deniz, ona intihar etmesini kendine zarar vermesini ve insanlara zarar vermesini söyler durur. Cenk bunu kabul etmez ve dışarı çıkmaktan vazgeçer. Bu yüzden Cenk’in nur topu gibi bir Agorafobisi oluşur. İçinde bulunduğu bataklığın tek tesellisi Selin’dir. Cenk’i koşulsuz seven ona karşı iyi niyetli olan Selin’in varlığı, Cenk’in hayatta kalmasının yegane sebebidir. Aralarına giren ve onları bir süre ayıran Demet’in oyuna girmesiyle artık şizofreni üç kişiyle oynanmaya başlayacaktır. Ancak Selin’in oyundan çıkmasıyla birlikte asıl oyuncumuz kendini ve hayatını sorgulamaya başlayacaktır. Ve bu gidiş aslında Cenk’in uyanışının ilk sinyali olacaktır. Aşk her şeyin ilacıdır sevgili okur. Okuyalım görelim…

-Nasıl yüzleşirim şimdi hayat denen yalanla! Kimse anlamayacak beni, saldıracak tüm insanlar, durmadan jilet atacaklar korkak bakışlarıma. Yıldırımlar düşecek o kalabalık sokaklarda yüreğime, Richter’in anasına bacısına söven depremler bir tek beni enkaz altında bırakacak, bir tek benim gözbebeklerim çatırdayacak amansız depremlerde.

-Bir katilim sanki de, yürüdüğüm sokaklarda herkes sualsiz tükürüyor yüzüme. Ne geliyorsa akıllarına sövüyorlar. Sokaktan geçen herkes bir tecavüzcüye bakar gibi bakıyor gözlerime.

-Yürüyorum sabahın erken saatlerinde şehrin puslu sokaklarında, sokaklardaki her ağaca bir şair kendini asmış.

-Ne zaman bu ilaçları içecek olsam intihar durmadan kapımı yumrukluyor ve ben sürekli “evde yokum” numarası yapıyorum

-Peki kimdi onlar? Onların adı yoktu, yazmadı hiçbir yeşil reçetenin altında diploma numaraları! Onların yüzleri yoktu ve beyaz gömleklerine hiçbir şizofrenin gözlerinden fışkıran kan sıçramamıştı. Onların adı yoktu, cellatların hepsinin yüzünde maske vardır çünkü ve tarihte bilinmez hiçbir celladın gerçek adı! Bu yüzden adı yok onların; kimileri PSİKİYATRİST der o kadar.

KİTAPLA KALIN…

 


Cebrail URTEKİN
Psikolojik Danışman
cebrail.urtekin@windowslive.com

YAZAR BİLGİSİ
Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik (2007-2011) mezunu olan yazarımız Milli Eğitim Bakanlığında Okul Psikolojik Danışmanı olarak görev yapmaktadır. Bilişsel Davranışçı Terapi(BDT), Oyun Terapisi başta olmak üzere bir çok eğitim alan yazarımız aktif olarak danışan görmektedir.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.