Savaşçı – Doğan CÜCELOĞLU

Savaşçı – Doğan CÜCELOĞLU

“Seminer sonrası beni kapıda yakaladı. Yüzünde heyecan, gerginlik, mutluluk ve kaygı birbirine karışmıştı sanki. Göz göze geldik: ‘Hocam bir sorum vardı,acaba bana birkaç dakikanızı ayırabilir misiniz?’. Gözlerimiz birbirini anladı, onlar anlaştıktan sonra istekler genellikle olumlu yanıtlanır. Ben de öyle yaptım.

-Birkaç dakika ayırabilirim.

-Ben öğretmenim. Öğretmenliğe inanıyorum; ama mutsuzum. Sizin tüm kitaplarınızı okudum. Sizinle konuşmak istiyorum.

-Adınız?

-Adım Arif efendim. Arif Okurer. Dediğim gibi sınıf öğretmeniyim. Öğretmenliği istediğim için seçtim. Ama, şimdi öğretmenliği seçtiğim için kendimi biraz aptal hissediyorum. Ve neden aptal hissettiğimi, neden kaybolmuş hissettiğimi de tam bilmiyorum.” (s. 15)

İşte böyle başlıyor Savaşçı. Arif Bey’in anlam arayışında  Doğan Cüceloğlu’na sarılmasıyla. Öncelikle söylemem gerekir ki kitap yaşanmış bir süreç üzerine kurulu. Yaşanırken değil ama belki sonrasında Doğan Bey yapılan sohbetleri kitaplaştırma gereği duymuş. Arif Bey’le geçtikleri yollarda yeniden geçmiş, gittikleri kahvehanelerde yeniden oturmuş ve tabi ki yaptıkları zihinsel yolculuğu yeniden yürümüş.

Arif Bey o an Doğan Cüceloğlu’na ulaşmış olmaktan tabi ki mutlu ama ondan çok da zaman istememek adına “birkaç dakika” diyor fakat sıkıntılı hissettiği konu öyle birkaç dakikada çözülecek bir şey değil. Doğan Bey de bunu dile getirip Arif Bey’e kendisine bir öğreti sunacağını bunun için her hafta buluşabileceklerini söylüyor. Arif bey için bulunmaz bir fırsat tabi kabul ediyor. Küçük bir de not düşmek lazım Doğan Bey  öğretmene yapılan yatırımı çok önemsiyor, ona yapılan yatırımın bir çok öğrenciye ulaşacağını biliyor. Kitabın giriş kısmında okula başlarken karşılaştığı iki farklı öğretmen yaklaşımı ile olan anısını anlatarak başlıyor: birisi onda yedi yaşında  somatik ağrılara sebep olan; bir diğeri onu kucaklayan, sarıp sarmalayan. Velhasıl Arif Bey ile Doğan Bey her hafta İstanbul’un farklı semtlerinde buluşarak “savaşçı” kavramını tartışıyorlar.

Doğan Cüceloğluna göre “savaşçı, anlam arayışı içinde olan bir insan. Anlam arayışı ne demek? Nerede, neyi, niçin, nasıl yaptığının yanıtını aramak demek. Bu arayış içinde niyetini, niyetinin saflığını keşfetmiş biri; yaratmak istediği geleceği niyetinin saflığında yaşatıyor. Kişisel bütünlük içinde geleceği gerçekleştirmenin sorumluluğunu kendinde gören biri. Evrenden kopuk değil, evrenle organik bir bağ içinde, o büyük bütünün bir parçası olarak hayatında anlam bulan biri.” (s. 231)

Ben kitabı okurken aklımın bir köşesinde hep bize üniversitede öğretilen psikolojik danışmanın taşıması gereken özellikler vardı. Sanki kitap bizim madde madde öğrendiğimiz o özelliklerin geniş bir açıklaması gibiydi. Doğan Bey’e göre savaşçının bir ideali bir hedefi vardır. Yalnızca bu hedef için çalışır, buna uygun davranır. Toplumdan ayrışmaz fakat toplum istiyor diye idealine uymayan şeyler yapmaz, kulaklarını hedefinin dışında olan her şeye kapatır. Bitmemiş işler biriktirmez, açıktır. Kendine karşı dürüsttür, duygularını kabul eder. Ölüm bilincini kendini harekete geçirmek için kullanır.

Kitabın “savaşçı olmak için” adlı bölümünde ikili süreçte gözden geçirdikleri her şeyi özetliyorlar. Ben de sizinle paylaşmak istiyorum.

1-savaşçı karar vermeden önce düşünür, inceler, gözden geçirir, acele etmez, her şeyi hesaba katar ve ortama getirdiği bilinçten tümüyle sorumluluk alır.

2-Savaşçı, kararını verirken özgür iradesi içinde verir; yani onun kararı bir seçimdir.Savaşçı, gönlünün muradını keşfeden ve o muradı yaşamında gerçekleştirmek üzere yaşayan kişidir.

3-Savaşçı verdiği kararlardan pişmanlık duymaz.

4-Savaşçı, sabırla bekler; beklediğini bilir ve ne için beklediğini bilir.

5-Savaşçı ölümün bilincindedir.

6-Ölümünü umursamaz bir tavır içinde ve isteklerinden arınmış olarak bekler.

7-Stratejik bir tavır içinde yaşar.

8-Savaşçı, hiçbir şeyin müptelası olmaz.

9-Savaşçı, her şeye saygıyla yaklaşır.

10-Savaşçı, vuruş menzili içinde kalır.

11-Savaşçı seçimini yaparken gönlünün sesini dinler.

12-Savaşçı, iç konuşmasını istediği zaman durdurabilir.

13-Savaşçı, içinde bulunduğu duygusal durumu kendisi belirler.

14-Savaşçı, tüm evrenle biz bilinci içinde ilişki kurar

15-Savaşçı, her şeyi üstesinden gelinmesi gereken bir öğrenme fırsatı olarak görür.

16-Savaşçı, sağlığına özen gösterir.

17-Savaşçı, yaşamına katkıda bulunan her şeye ve herkese teşekkür duygusu besler.

Bu şekilde okuyunca bazı önermeler havada kalıyor gibi gözükse de kitapta yeterince açıklanmış durumda. kitabın kaynakçası da oldukça geniş. özellikle Carlos Castenada’nın kitaplarından birçok alıntı yapıyor. Çok akıcı bir anda okudum bitti gibi değil, aksine yavaş yavaş sindire sindire okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Her görüşme bir günde okunabilir ve üzerine yeterince düşünülmesi lazım bana kalırsa. Tam bir “başucu kitabı”.

Umarım keyif alırsınız, kitapla kalın 🙂

YAZAR BİLGİSİ
Psikolojik Danışman
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.