Öz şefkat

20.11.2020
4.091
Öz şefkat

Öz şefkat 

İnsanız ya sevgili okuyan, sorunları bazen dışarda bazen de kendimizde ararız. Problemi, nedenini, sonucunu kendine bağlayan insanlardan bahsedeceğim bugün. Kendini suçlayanlar derneği üyeleri toplanın, sözüm size. 

Son zamanlarda bu tarz danışan problemleri ile karşılaştığım için bu konu hakkında yazmaya karar verdim. Öz şefkattan başlayalım ilk önce. Öz şefkati, insanın kendine merhamet etmesi gibi düşünebiliriz. Sokaktan geçen kedilere, aç bir insanın haline, depremzedelere, şehitlerimize ailelerine bir merhamet, sempati duymak yardımcı olmaya çalışmak, ellerinden tutmak dış dünyadakilere şefkat göstermektir. Acaba onlara gösterdiğimiz şefkatin ve merhametin yarısını bizim ile alakalı durumlarda kendimize gösteriyor muyuz? Kendimize, dostumuza yaklaştığımız gibi yaklaşıyor muyuz?

Yoksa acımasız mıyız? Hepimiz doğrularla ve yanlışlarla, hatalarla büyürüz sevgili okur. O hatalar olmadan biz olamayız. O hatalar ile büyüyüp olgunlaşırken kendi özümüzü buluruz aslında. Bu özü bulurken kendimizi tanırız, en hassas noktamızı öğreniriz, farkına varırız, hayatın çıkardığı zorluklar karşısında nasıl tepkiler verdiğimizi çözeriz. Bir nevi kendimizi anlar, analiz ederiz. İşte bunları yaparken bir de şunu düşünelim ben kendime değer veriyor muyum? Benim için ben neyim? 

Bazen hayat bize kendimizi unutturur. Bir bakarız dalmışız başkalarının gözü kulağı ile yaşamaya. Bu yazıyı daha çok hayatında müdahaleye uğrayan, kendi benliği ele geçirilmişlere adamak istedim. Çünkü öz şefkat eksikliğinin neden ve sonuçlarından biri gibi görüyorum bunu. Hem müdahale etmek hem de müdahaleye uğramak. Etki tepki gibi. Müdahale etmek başka bir insanın tutum ve davranışlarına olumlu olumsuz sızmaktır. Olumlu müdahale, güzeldir. Sizi farkına vardırır. O an ki tutumunuzun yanlış ya da doğru olması bir şeyi değiştirmez.

Olumlu bir müdahale size ders verir. Örneğin siz bulaşık yıkarken annenizin elinizden süngeri alıp size tencerenin nasıl daha güzel temizlenmesi gerektiğini, saygı çerçevesinde ve dengeli bir telaffuzla öğretmesi olumlu bir müdahaledir. Gelelim olumsuz müdahaleye. Olumsuz müdahale insanın benliği ile oynar. Siz normal bir davranış sergilerken dışardan bir kişinin ters müdahalesi sizin karar mekanizmanızı sorgulatabilir. Bir nevi psikolojik baskıdan söz ediyorum. Buraya bir parantez açarak başka bir konu ile bağlamak istiyorum: Hiç kendimizi sorguluyor muyuz sevgili okur? Acaba ben mi hatalıyım diye kendimizi sorgulamak büyük erdemdir aslında. Bu diğer insana değer verdiğinizi, ne olursa olsun sizin de bir insan olduğunuz için hata yapabilme payınızın olduğunu düşünmenizdir. Karşıdakine de söz hakkı verirken kendinize de ders vermiş olursunuz.

Her insan bu hayatta kendini sorgulamalı. Ben mi yanlışım yoksa onlar mı? Yanlışsam nasıl düzeltebilirim? Fakat bazen kendimize çok yükleniyoruz sevgili okuyan. Ama bunu bilmeden yapıyoruz. Biraz önce bahsettiğim olumsuz müdahale bu soruları bizim her gün sormamıza neden oluyor. Öte yandan diğer insanlara, ailemize arkadaşlarımıza olan büyük sevgimiz onları her konuda haklı görmeye itiyor, bizi üzseler kırsalar da bu durumu göz ardı etmeye yelteniyoruz. Bir konuda haklıysak bile ya susarak tepki gösteriyoruz ya da durum ne kadar berbat olursa olsun karşıdakine ‘o her şekilde doğdurur’ gözüyle bakıyoruz ve yaptığımız en ufak bir hatada kendimizi suçluyoruz. Ama şunu unutmayın ki bir kişi her konuda haklı değildir. O da yanılır.  

Eskiden başarısızlık yaşamış olabilirsiniz,  çevrenizdekileri kıran, asabi bir tutuma sahip biri olabilirsiniz. Bu sizin değişmediğiniz ya da farkındalık sağlayıp değişmeyeceğiniz anlamına gelmez. Zaten başarılı olabilmeniz için ilk önce başarısızlığı tatmanız gerektiğini söylerler. Örneğin, Kaşiflerin çoğu, buluşlarını yaptıkları hatalara borçluİrlandalı yazar ve şair Oscar Wilde, “Deneyim, insanların hatalarına verdikleri isimdir” demişti. Wilde çok önemli bir noktaya parmak basmıştı: İnsanın kendisini ve hayatı daha yakından tanıması için, önce işleri mahvetmekte fayda var. 

( İncelemek isterseniz: https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-44711535 ) 

Öz şefkat burada başlıyor işte. Elinize ders çalışmak için kitap alıyorsunuz fakat başarılı olma inancınızın olmadığı için başarısızlığa uğruyorsunuz? Belki de kendinize kızdığınız için değer vermediğiniz için hak etmediğinizi düşünüyorsundur. Farkına varmalısınız sevgili okur. Siz bir insansınız. Geçmişte bir ya da binlerce hata yaptınız Hakkınız var. Önemli olan farkına varıp ders çıkarmak. Peki kendine gerçekten şefkatli davranıyor musun? Bir arkadaşınız hata yaptığında elini tutup yanında olmaya çalışırken, kendinize diplomat bir lider gibi mi davranıyorsunuz acaba? Böyle zamanlarda yapmanızı istediğim bir şey var. Kendinize aynı merhametli bir şekilde minik yavru kediyi sever gibi konuşmalısınız.

‘Sevgili ben, evet hatalar yaptın üzdün. Ya da karşı kırılmasın diye susup kendi psikolojine zarar verdin. Ama hayat şu andan itibaren senin elinde. Kendime ve çevreme bugünden sonra naif olacağım. Yaptığım yanlış şeyler için, kendimde düşündüğüm başarısızlığım için kendimi öncelikle affedip başarıyı hak edeceğimi düşüneceğim.’  

Kendimizin elini tutalım sevgili okur. Yanlış yapmaya her insan gibi hakkımızın olduğunu unutmayalım. O hatanın üstesinden gelebileceğimizi ve hatalarımızın tecrübeye dönüşeceğini bilelim. Birine müdahale ederken bunun nasıl bir müdahale olduğunu düşünelim. Olumsuz müdahaleye uğradığımızı düşünüyorsak bunu yapan kişiye tatlı bir telaffuzla düşünce ve niyetlerimizi dile getirelim. Kendini her koşulda suçlayıp kafasındaki ağır ceza mahkemesinde yargılayan bir hakim olmak yerine, bir yavruya nasıl merhamet edebiliyorsak öyle etmeye çalışalım. Kararlı olalım, hatalıysak özür dileyebilmeyi değilsek karşıdaki kişi ile saygı ve sevgi çerçevesinde konuşmayı ifade etmeyi öğrenelim.

Bunları yapmamayı bilmek de en doğal hakkımız bu arada dedim ya her şeyi bilmek zorunda değiliz yine bunun için destek alalım insanoğlu dünyada her an var oldukça her daim öğrenecektir. Genel olarak temelde tartışmaların doğru-yanlış çatışmasından kaynaklandığını gördüm bu eksik öz şefkatin. Bu yüzden çevremizdekilerle doğru-yanlış tartışmasına girmektense, ifade edebilme biçimini keşfedelim sevgili okur o zaman tartışmaya bile gerek kalmayabilir. Ne demiş Mevlânâ, ‘Yanlış ve doğru hakkındaki fikirlerimizin ötesinde bir alan var. Sizinle orada buluşacağım. Ruh, çimenlerin arasına uzandığında, dünyanın doğru-yanlış fikirlerinize ihtiyacı olmadığını göreceksiniz.’ Sağlıcakla kalın 🙂 

YAZAR BİLGİSİ
Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümünden 2018 yılında mezun oldum.  Objektif çocuk değerlendirme testleri eğitimi, Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu eğitimleri aldım. Oyun, BDT, Aile Danışmanlığı alanında seanslar vermekteyim. Yılmazlık, kaygı kontrolü, farkındalık  gibi konularında yazılar yazıyorum. Aynı zamanda İstanbul Aydın Üniversitesi'nde Klinik Psikoloji alanında yüksek lisansıma devam etmekteyim. Umarım yazılarım size biraz da olsa katkı sağlar, iyi okumalar :)
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.