Neden okuldan kaçarız?

19.02.2018
2.029
Neden okuldan kaçarız?


NEDEN OKULDAN KAÇARIZ

İnsan yapısı gereği bilgiye aç ve merakının peşinden giden bir eşref-i mahlukattır ki insanın dünyada yaşamını sağlayabilmesinin en önemli yolu ise bilgilenmek ve bildiğini uygulayabilmektir. Peki insanın eğitim görmesi, gündelik yaşamının önemli maddelerini öğrenmesi istendik bir davranış ise biz okullardan neden nefret ediyoruz? İnsan okul kelimesini duyunca neden kişinin aklına hapishane, mahzen gibi kelimeler gelir?

Öğrenci genel itibariyle okuldan korktuğunda ya da ihtiyacı olan bilgileri tam olarak alamadığını düşündüğü zaman özürsüz devamsızlığa başvurmaktadır. Özellikle ülkemizde öğrencilerin devamsızlık yapma oranı diğer ülkelere göre yüksektir. Hatta OECD’nin 2015’te yaptığı bir araştırmaya göre öğrenci bazında devamsızlığa en çok başvurma oranına sahip ülke konumundayız.

Peki neden buradayız? Neden böylesine kötü bir istatistiğin tahtına oturmaktayız? Özürsüz devamsızlığın sebeplerinin açıklamasında net bir şekilde sebebi belli olacaktır halbuki.

Okulda yapılan özürsüz devamsızlığın temel olarak iki sebebi vardır. O iki sebebin de alt nedenleri mevcuttur. Açıklamak gerekirse:

  • Okul dışı sebepler
  • Aile kaynaklı devamsızlık sebepleri: Ailenin resmi durumu (anne – babanın ayrı olması ve

maddi durumu)  ile ailenin düşünce yapısı ile açıklanabilir. Düşünce yapısından kasıt ailenin okul ile alakalı düşüncesi, öğrencinin bulunduğu ailenin gelenekleri ve öğrencinin, ailesi ile arasındaki ilişkidir. Aile, çocuğunu hayata karşı gerektiği gibi hazırlamadığı durumlarda kişi, gelişiminin kritik dönemlerinde geri dönüşü olmayan yaralar alır. Bu sebeple de özürlü devamsızlıkta aile kaynaklı durumlar genelde en belirleyici olan durum olarak görülür.

  • Öğrenci kaynaklı devamsızlık sebepleri: Öğrenci, okulun dışındaki gündelik ve sosyal

hayatında birtakım problemler yaşıyorsa öğrenci okula karşı da bir sönme davranışı pekiştirir. Üstteki maddeyle ortak yönü de öğrencinin sosyal hayatını en çok etkileyen unsurun aile olma sebebidir. Aile, çocuğunun öncelikle yaşadığı yerde sevgi, aidiyet duygularının doyurulmasını sağlamalıdır ve evin dışındaki hayata da öğrencinin bilinçli olarak atılmasını sağlamalıdır. Öğrencinin karakteristik özellikleri de okula karşı tutumun önemli bir unsurudur. Notlarının yüksek olma durumu, akademik yaşamını başarılı olarak geçirme arzusu da öğrencinin özürlü devamsızlık yapıp yapmama durumunu etkilemektedir.

  • Arkadaş çevresi kaynaklı devamsızlık sebepleri: Kurt Lewin’in sosyal alan kuramından

yola çıkılarak insanın bulunduğu çevresini hem etkilediğinden hem de etkilendiğinden bahsetmek mümkündür. Bu maddede ise bu durumun ikinci kısmı, yani kişinin sosyal alanından etkilenmesinin öneminin üzerinde durulması gereklidir. Kişi bulunduğu çevreden etkilenerek yavaş yavaş çevreye dönüşür ve aynı zamanda da çevreye kendisinden izler bırakır. İyi yönde de kötü yönde de etki gösterir bu olay. Örneğin kişi, çevresinden sigara, alkol vb. gibi alışkanlıklar edinebilir. Ya da çevresinde okula uymayan, okulu ya da çoğu şeyi umursamama davranışı olan insanlar varsa ona uyarak okulu asma davranışı gösterebilir.

  • Okul kaynaklı sebepler
  • Öğretmen kaynaklı devamsızlık sebepleri: Okulda öğrenmeyi sağlayan en önemli unsur

öğretmen olarak görülmektedir. Çünkü öğretmen, öğretim işini uygulayandır. Lakin her öğretmenin karakteristik özelliği, tutumu ve öğretme tarzı farklılık göstermektedir. Öğrenci eğer öğretmenle, onun görüşleri ve sınıf yönetimiyle ters düştüğü zaman o dersten soğuma gerçekleşir öğrenci için. Böyle devam ettiği zaman da öğrencinin okula olan tutumunda kötü yönde bir değişim gözlemlenir. Öğretmenin yapacağı tek bir davranış dahi bu olayı tetikleme gücüne sahip olduğu için öğretmen açısından biraz da zorlu bir durumdur. Bu sebeple öğretmen ders içinde ve ders dışında pozitif olmalıdır, öğrenciye gereken ilgiyi göstermeli ve onları derste aktif kılmalıdır ki öğrenci hem o derste hem de diğer dersleri şevkle dinleyebilsin.

  • Sınıf ve okulun içindeki çevreden kaynaklı devamsızlık sebepleri: Okulda sadece teorik

bilgi öğretilmez. Okul aynı zamanda bir toplum, bir sosyalleşme alanıdır. Özellikle üniversiteden önceki dönemde öğrenci çevreden gelen uyarıcılara fazlasıyla açık bir durumdadır. Okulun içinde kısacası kritik dönemde bulunan okul başı yüzlerce ve binlerce birey vardır. Öğrencilerin arasında sınıf içinde bir hiyerarşi oluşması durumunda kendisini zayıf, eksik hisseden kişinin okula gidişinde azalma, özürsüz devamsızlığında gözlemlenebilir bir artış görülecektir. Kişinin sınıf içindeki durumunun okul görüşünü etkilemesinin sebebi ise okul ortamının içinde, aile ortamının içinde bulunmaya göre bir farkın bulunmasıdır. Aile ile geçen zamanın azalması; okulun içinde ve okulun çevresinde geçen zamanın artmasından kaynaklıdır.

  • Okul idaresinden kaynaklı devamsızlık sebepleri: Okul idaresi okulun yönetimini üstlenen

zümre olduğundan okulun bizzat kendisi olarak dahi görülebilmektedir. Okul idaresi öğrenci aileleri ile çok yakın olmasa da öğrencinin geleceğine olumlu bir şekilde yaklaşabileceği kadar yakın bir ilişki halinde olmalıdırlar. Öğrencilerin aileleriyle iş birliği halinde olmalıdırlar. Okul ikliminin de büyük çoğunlukla okul idaresi ayarlamaktadır. Öğrencinin öğrenimini kolaylaştıracak bir ortam sağlanmalıdır. Sadece eğitim bazında değil öğrencinin bir insan olduğunu hatırlaması için okul dışında herkesin katılabileceği faaliyetler düzenlemelidir. Faaliyetlere ek olarak okul idaresi, öğrencileri aynı hammaddeden oluşan bir yapı yerine hepsini ayrı ayrı bir birey olarak görmelidir. Bunu yapabilmesi için de idarenin, psikolojik danışma ve rehberlik servisine ağırlık verip iş birliği yapması gerekmektedir.

  • Okulun çevresinden kaynaklı sebepler: Okula gidiş mesafesi uzun ise, gitmek için

gösterilmesi gereken normal efordan daha fazla efor sarf edilmesi gerekiyorsa öğrenci okuldan bir adım dahi olsa uzaklaşmaktadır. Okulların çevresine rahat ulaşım için pansiyon yapılsa dahi aileler çocuklarının güvenliğinden ötürü pansiyona, yurda göndermek istemezler. Bu da yolu daha zorlu kıldığı için öğrenci okula karşı bir isteksizlik yaşamaktadır. Bu sebepler ailelerde “En iyi okul eve en yakın okuldur.” Anlayışının sebebi de buradan gelmektedir.

  • Eğitim politikası

Bazı durumlarda ise öğrenci ne okuldan ne de öğrencinin çevresinden etkilenir. Belki de neden devamsızlıkta birinciyiz neden okullar sevilmiyor asıl sebebi ise ülkelerdeki eğitim politikalarıdır. Her eğitim politikasının başı ile sonu vardır ve bu son ise değerlendirme ölçütleriyle yapılır. Değerlendirme ölçütünün özellikleri, uygulanılışı da öğrenciyi fazlası ile etkilemektedir. Örneğin ilkokuldan mezun olmanın tek yolu tek bir yazılı sınav olsun. O sınav ise mezun olmanın tek koşulu olsun. Eğer o kişi eğitim hayatında o sınavı geçmeden devam edemeyeceğine inanırsa öğrencinin okula, eğitime olan hevesinde bir azalma olur. Kişiyi değerlendirme yaratıcı, yordayıcı, belirleyici ve hayata indirgenebilirliği yüksek bir şekilde yapıldığı zaman öğrenci stresten daha uzak bir şekilde öğrenmeye devam edebilecek ve öğrendiklerini gündelik yaşam ile ilişkilendirebilecektir.

Müfredat tüm ülkede aynı biçimde hazırlanabiliyorsa ülkenin her yerinde aynı derecede kaynağa sahip olunmalıdır. Değil ise eğitimde bireyselleşmeye yönelinmelidir. Öğretim her kişinin gereksinimlerine ve ülkedeki ortak normlara göre yapılmalıdır.

Ülkedeki eğitim sistemi, öğrencileri eğitime teşvik etmelidir. Zamanında yapılan “Haydi kızlar okula” kampanyası gibi “Kardelenler” projesi gibi teşvikler fazlaca yapılmalıdır. Örneğin İsveç’te hiç devamsızlık yapmayan öğrencilere devlet tarafından belli bir miktarda para verilmektedir. Buna benzer ya da bunun değerinde teşvikler yapılması mümkün olmalıdır. Çünkü öğrenci öğrenmeyi severse, öğretmeyi de sevecektir. Hem kendisini hem de bulunduğu çevreyi geliştirecektir. Eğer sistem geriye doğru işler ise bazı şehirlerdeki eğitimin kalitesi düşecektir. Bazı şehirlerdeki eğitimin kalitesi diğer şehirlerdeki eğitim kalitesine nazaran olması gerekenden fazla olacaktır ve bu da dezavantajlı durumda olan bireylerin hem kendilerini hem de istemeselerde bulundukları yeri kötü etkileyeceklerdir.

Dezavantajlı durumda olan öğrencilerin PISA sınavındaki başarı durumlarını OECD ülkelerine göre bu sene bir sıralaması yapılmıştır. 2015’teki verilere göre yapılan bu araştırmada ise ülkemiz %10’dan biraz düşük bir yüzdede alt sıralardadır.

Sebebi ise öğrencilerimizin okula teşvik edilmemesi, öğrenci ile okulun neredeyse zıt bir kefede konması ve öğrencilerin hem okula hem de okulun içeriğine önyargı ile yaklaşma durumuna gelmesidir. Okul %100 bir şekilde yapay olmamalıdır. İnsanlar, okulun içinde doğallaşmalı ve öğrenciler bir hapishaneye değil de ikinci bir ailenin yanına kendisini akademik olarak gelişeceğine inanacağı bir yere gittiklerini düşünmelidirler.

Kaynakça

  1. Özbaş, M. (2010). İlköğretim Okullarında Öğrenci Devamsızlığın Nedenleri. Eğitim ve Bilim, 156, 33-36.
  2. Öztekin, Ö. “Lise Öğrencilerinin Devamsızlık Nedenlerinin İncelenmesi” Yüksek lisans tezi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, 2013, 8-15.

YAZAR BİLGİSİ
Rehberlik Servisi
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.