Akşam ne yiyelim değil akşam ne oynayalım

23.02.2017
1.256
Akşam ne yiyelim değil akşam ne oynayalım

AKŞAM NE YİYELİM DEĞİL AKŞAM NE OYNAYALIM

Günlük hayatımızda en sık kullandığımız sorulardan biri “Akşam ne yiyelim.” sorusu. Neredeyse her gün bu soruyla karşı karşıya kalıyoruz. Bu soruyla o kadar çok karşılaşıyoruz ki artık beynimiz sevmediği bir insanı gören kişi gibi yolunu değiştirmeye çalışıyor. Bu soru sorulduğunda artık kaçamak cevap verme isteği uyanıyor zihinlerde. Filozoflar neden bu konuyu düşünmemiş diye de muzipçe sitem ettiğim soru aslında bizim en temel ihtiyacımız olan fizyolojik ihtiyaçlarımızdan bahsediyor. Fizyolojik ihtiyaçlar bizim hayatta kalmamızı sağlayan unsurlardır.

Peki, başka ihtiyaçlarımız yok mu? Tabi ki var. Duygusal-sosyal ihtiyaçlarımız da bulunmakta.  Yemek yemediğimizde karnımız acıkıyor. Duygusal-sosyal ihtiyaçlarımız karşılanmadığı zaman ne oluyor? Bu sefer de kalbimiz aç kalıyor. Kalbi aç insan, kalbi aç çocuk nasıl olur bir düşünelim. Güven duygusu yok, çevresindeki insanlara güvenmiyor.

Çevresine karşı kin, düşmanlık besliyor. Hâsılı birçok davranış bozukluğu mevcut bireyler olarak karşımıza çıkıyorlar. Bundan dolayı çocuklarımızın fiziksel ihtiyaçları kadar duygusal ihtiyaçlarını da düşünmeli, bu konuda kafa yormalı hatta ve hatta bu alanlarda plan, program hazırlanmalıdır. Bunu da mı planlayalım hocam? Dediğinizi duyar gibiyim.  Ancak buradaki plan tam teşekküllü bir plan değil tabi ki. Onların duygusal ihtiyaçlarının farkında olmak, onlarla oynamak, onlara düzenli zaman ayırmaktır.

Akşam çocuğumuzla ne oynayalım diye düşünelim beraber. Burada bizim tercilerimizden ziyade çocuklarımızın istekleri daha önemlidir. Ancak bizler de bazı alanlarda yeni oyunlar ortaya koymalı. Yer yer bazı konularda da çocuklarımıza ikazda bulunmalıyız. Biz çocuklarımızın oyun arkadaşı olmalıyız ama ebeveyn rolümüzü de terk etmemeliyiz.

Çocuklarımızla oyun oynayacağımız saati planlarken onları gözlemlemeli, hangi oyunları sevdiklerini bilmeli, hangi oyunlarda yanlış ve tehlikeli durumlar ortaya çıkıyor fark etmeliyiz. Çocuğun içinde bulunduğu çağ gereği oynaması gereken oyunlara göre hareket etmeliyiz.

Peki, oyun saatimizi verimli kılmak için neler yapmalıyız?

  • Oyun saatinde yönlendiricinin çocuk olduğu unutulmamalı, anne babalar ortam düzenlemesi yapmalıdırlar.
  • Oyun oynanacak yer çok karışık olmamalıdır. Özellikle dikkat konusunda sıkıntı yaşayan çocuklar karışık ortamlarda dikkatte sürekliliği arttıracak imkân bulamamaktadırlar. Bu çocuklar genelde belli bir zamanda bir oyunu oynamalı, ortam sade olmalı ve diğer oyuna geçerken oynanan oyunla ilgili materyalleri toplama işlemi yapılmalıdır.
  • Oyun saati rutin haline getirilmeli, çok önemli işler olmadıkça ertelenmemelidir. Erteleme işlemi yapılacağı zaman çocuğa önceden haber verilmeli ve telafi zamanı söylenmelidir.
  • Oyun saati en az yarım saat olarak belirlenmelidir.
  • Oyun saatinde çocukla duygu alışverişi yapılabilecek etkinlikler seçilmelidir. Örneğin çocuğu dışarda bir oyun merkezine götürüp oynamasını sağlamak her zaman çocukla kaliteli zaman geçirmek anlamına gelmez. Oyunun içinde anne baba da olmalıdır.
  • Çocuğa oyun içerisinde dönütler verilmelidir.
  • İlk defa oynanacak oyunların özellikleri ve kuralları önceden çocuğa anlatılmalıdır.
  • Çocuğun oyun sırasında başarı duygusunu yaşaması sağlanmalıdır. Oyunun düzeyi çocuğun seviyesine göre ayarlanmalıdır.
  • Her zaman aynı oyunlar oynanmamalı, oyunlar haftanın günlerine belli ölçüde dağıtılmalıdır.
  • Çocukları iyi gözlemeli, eksik olduğu alanları geliştiren oyunlar oyun saati içerisine yayılmalıdır.
  • Oyunun çocuğun işi olduğu unutulmamalı ve oyuncağa çocuğu oyalama aracı olarak bakılmamalıdır.

 

Sabri DAŞO
Psikolojik Danışman
sabridaso@gmail.com

 

YAZAR BİLGİSİ
Rehberlik Servisi
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.