Aile Danışmanlığı


AİLE VE AİLE DANIŞMANLIĞINDA TEMEL KAVRAMLAR

Sponsor Bağlantılar

Aile Aile kavramının ne olduğu ve nasıl yapılanması gerektiği ile ilgili kültürden kültüre değişen bir çok farklı fikirler vardır. Avrupa kökenli Amerikalılar aileyi birbirine kan bağıyla bağlı kişilerden oluşan çekirdek aile kavramı ile tanımlarken, Afrika kökenli Amerikalılar ailenin geniş akrabalık ve topluluk ağlarının bir araya gelmesinden oluştuğunu belirtirler. Bazıları, birbirine psikolojik bağlarla bağlı uzun dönem arkadaşlıkların da aile kavramı ile açıklanabileceğini söylerler. Asyalılar ise ailenin tek bir biçimde tanımlanamayacağını kültürden kültüre farklılıklar olabileceğini belirtirler (McGoldricki Preto, Hines 1990).

Amerikan nüfus bürosu (1993) aileyi; “belirli sorumlukları yüklenmiş birbirine doğum, evlilik ve sonradan dahil olma gibi sebeplerle birlikte yaşayan iki veya daha fazla kişiden oluşan grup” olarak tanımlamaktadırlar. Aile, ortak bir fiziksel ortamı ve duygusal yaşamı paylaşan kişilerin bir araya gelmesinden çok daha fazla bir anlam ifade etmektedir. Aileler insanlığın ve ulusların gelişmesiyle birlikte yaşam içinde önemli bir role sahiptir. Aile, evrim geçirmesine rağmen orijinal bir çok fonksiyonunu hala korumaktadır. Çocuk do- ğurma, büyütme ve sosyalleştirme gibi rolleri sürdürmektedir.

Çocukları yaşama, birer eş ya da ebeveyn gibi çeşitli roller için hazırlamanın yanında, aile üyelerinin derin ve doyurucu duygular yaşadığı bir ortamda hazırlamaktadır. Aile ortamı, aynı zamanda aile üyelerinin birbirini dinlediği, desteklediği, yakınlık duyduğu ve birbirine güven verdiği terapötik bir ortam olma özelliğini de taşımaktadır. Ancak bu tanımlar bazı aile tiplerini göz ardı ediyormuş gibi algılanabilir. Bu tanımlarla, evlenmeden bir arada yaşayan aileler; evli ancak çocuğu olmayan aileler; boşanma ya da ölüm gibi nedenlerle evliliğin sonlanmış olduğu aileler gibi geleneksel olamayan aile biçimlerini de içine almaktadır. Bunlar dışında, gey, lezbiyen çift ler, yakın arkadaşların oluşturduğu birliktelikler de aile olarak kabul edilmektedir. Bütün bu tanımlara göre, aile birbirine biyolojik ve psikolojik olarak bağlı; birbiriyle geçmiş, duygusal ve ekonomik bağları olan; birbirlerini aynı ev ortamının bir üyesi olarak kabul eden kişiler olarak tanımlanabilir. (Gladding,2002).

Aile Tipleri

Ailelerin farklı yaşam stilleri, yaşamı düzenleme biçimleri gibi özellikler, aile tiplerinin de farklılaşmasına neden olabilir. Birçok aile tipi olmasına rağmen, en popüler aile tipleri şunlardır:

Çekirdek (Nuclear) Aileler:

Karı, koca ve onların çocuklarından oluşan aile tipidir. Çekirdek aile, çocuklarını sosyalleşebilen gençler ve kültürel gelenekleri, görenekleri, örf ve adetleri öğreterek, gençleri sosyalleştiren ve geleneksel olarak toplumsal rollere hazırlayan bir yapıdır.

Tek Ebeveynli Aileler:

Bu aileler çocukların bakımı ve yetiştirilmesinden sorumlu, biyolojik ya da biyolojik bağı olmayan tek ebeveynin olduğu ailelerdir.

Yeniden Evlenen Aileler:

Ebeveynlerden birinin ya da her ikisinin daha önce başlarından bir evlilik geçmiş ve önceki evliliklerinden olan çocukları ile birlikte yeni bir evlilik yapmış olan ailelerdir.

Bunların dışında farklı aile tiplerinin de varlığından söz edilebilir:

Çocuksuz Aileler:

Çocuksuz bir beraberlik sürdürmeyi tercih eden veya geç yaşta evlenme ve biyolojik sebeplerden dolayı çocuk sahibi olamayan ailelerdir. Çocuksuz aileler; çocuk yetiştirme stresine girmeden, birbirleriyle daha çok zaman geçiren, işine ve sosyal yaşamına zaman ayırabilme şansı yüksek olan ailelerdir.

Gey/Lezbiyen Aileler:

Aynı cinsiyetten olup, bir arada yaşayan ve çocuksuz olan ailelerdir. Çoğunlukla, yasal olarak izin verilmesi ile bu tür ailelerin kurulmasının makul karşılandığı batı ülkelerinde yaşayan aile tipleridir. Genellikle toplum baskısını üzerinde yoğunlukla hisseden aile tipleridir.

Yaşlı Aileler:

65 yaş ve üzeri kişilerin bir araya gelmesiyle oluşan ailelerdir. Bu aile tipi, emekliliğe geçiş; sağlık; dul olma; cinsel açıdan yoksunluk; yetişkin çocuklara sahip olma; büyük anne- büyük baba olma ve uzun evlilik yaşantısı geçirmiş olma gibi özellikleri taşıyan ailelerdir.

Geniş Aileler:

Aynı evde yaşayan anne-baba, büyük anne ve büyük baba ve çocukları içeren ailelerdir. Yapılan araştırmalar; ekonomik ve tıbbi gelişme ile ilgili faktörler sebebiyle 2020 yılına kadar dört kuşağı bir arada görebileceğimiz geniş ailelerin sayısının artacağından söz etmektedir.

Aileyi inceleyen profesyoneller, aile yaşamına etki eden tarihi, ekonomik, sosyal ve resmi kurumlarla ilgili faktörleri de göz ardı etmemelidir. Bu bilgi kişiliklerin, toplumların ve olayların sistematik bir etkileşim içinde olduğunun göstergesidir. Aile danışmanı, danışmada ailenin ekonomik, sosyal, sağlık, ve tarihi geçmişini göz ardı etmemelidir. Hatta bu bilgilerin terapiyi daha anlamlı kılacağını unutmamalıdır. Temel de aile, birbiriyle iç içe olan kişilerden oluşan bir sistemdir. Ailedeki iç ilişkiler sibernetik olarak bilinen kurallar, düzen ve geribildirimle yönetilir. Aile yaşamındaki değişik küçük gelişimsel ve sistemik ayrıntıları anlamaya çalışmak, aile terapisti olmanın ilk adımıdır. İkinci adımda, birey ve aile yaşam döngüsünün dinamikleri hakkında bilgi sahibi olmalıdır.

Aile Danışmanlığında Tanım ve Kavramlar

Homeostasis (homeostasis):
Sistemin kendi düzenekleriyle koruduğu iç durumdaki dengedir.

Kalıp (örüntü):
Birbirine bağlanan ard arda gelen olayların yapısallaşmasıdır. Kimin kiminle ne zaman ne konuda konuşacağını tanımlar.

Kontekst (context):
Kişilerin iletişimde bulundukları ortamdır. Ortamın hem fiziksel özellikleri hem de tanımını belirleyicidir.

İletişim (communication):
Sosyal bir kontekstte yer alan sözel ve sözel olmayan davranışlardır. Kişinin anlam vermek ve almak için kullandığı her türlü sembol ve işareti içerir.

Kural (rule):
Geniş bir içerik yalpazesinde bireylerin davranışlarını yönlendiren ve sınırlandıran “ilişki anlaşmaları”dır.

İlişki:
Kişiler arasında oluşan duygu ve düşünce güdümünde davranışlarda şekillenen bir mesaj iletimi; arzu istek ve ihtiyaçların cevap bulmasına yönelik bir alışveriş sürecidir.

Simetrik İlişki (symmetric relationship):
Farklılıkların önemsenmediği eşitliği amaç edinen ilişki kalıbıdır. Simetrik ilişkide biri diğeri ile “aynı seviye” de olmayı kabul edemez. Her biri diğerinden “biraz daha eşit” olmak ister. Tırmanışa geçmeyen simetrik ilişkilerde ise kişiler karşılıklı olumlu bir tutum, güven ve saygı içinde birbirinin farklılıklarını kabul ederler.

Tamamlayıcı İlişki (complamentery relationship):
Kişilerin ya da grupların davranış ve isteklerinin farklı ancak dinamik bir dengede bir arada bulunabildiği karşılıklı eksiklerin tamamlandığı ilişki kalıbıdır. Anne – çocuk, doktor-hasta ilişkileri buna örnektir. Pozitif tamamlayıcı ilişkide bir ihtiyacın karşılıklı doyumu ilişkide olumlu bir duygusal büyüme sağlar.

Transferans (transferece):
Çoğunlukla çözülmemiş aile durumlarına dayanan ilişkileri gösteren çarpıtılmış duygusal reaksiyonlar için kullanılan psikanalitik bir terimdir.

Yapı (structure):
Alt sistemleri organize eden sistem içinde sabit ilişkilerin oluşmasına yol açan ara eylemsellik kalıplarıdır.

Sağlıklı Aile:
Henüz sağlıklı ailenin tanımı ve özellikleri hakkında tam bir anlaşma olmamasına rağmen, aile fonksiyonlarını yerine getiren ve üyelerine doyum sağlayan ailelere sağlıklı aile denir.

Sağlıklı ailenin fonksiyonları şöyle sıralanmaktadır:

Duyguları paylaşma,
Bireysel farklılıkları kabullenme,
İlgi ve sevgi duygularının gelişimi,
İşbirliği,
Mizah duygusu,
Yaşamı sürdürmek için temel ihtiyaçların karşılanması
Problem çözme,
Geniş bir felsefi düşünce,
Taahhüt,
takdir duygularını ifade etme,
İletişim,
Birlikte zaman geçirme,
Maneviyat,
Başa çıkma becerileri.

Aile fonksiyonlarının birkaç farklı işlevinin yeterince yerine getirilememesi nedeniyle sağlıksız aileler oluşabilir.

Aile Sistem Teorisi

İnsanlar kapalı bir kutu içinde yaşayarak büyümezler. Bireyler yaşarlar, oyunlar oynarlar, okula giderler, diğer insanlarla birlikte çalışırlar. İnsan davranışlarını şekillendiren ve yönlendiren en yaygın olarak bilinen sosyal grup, ailedir. Aile sistem teorisinin gelişimi; aile ve sosyal hizmet uzmanlarının danışanları ile birlikte çalışırken, ailenin önemine yaptıkları vurgu ile ortaya çıkmıştır. Aile sistem teorisi, bir danışma tekniği olmaktan çok, yalnızca insanı değil, insan davranışlarının sebeplerini, bir grup içindeki insanların birbirleri ile etkileşimlerini araştıran bir felsefedir. Bu felsefenin altında yatan temel mantık; ailenin bütün parçaları birbiri ile etkileşim içindedir. Bunun yanında, bütün üyelerin birbiri ile olan ilişkileri de kendine özeldir.

Aile sistem yaklaşımı birkaç temel varsayım öne sürmüştür:

*Her aile tektir. Bu yapı içinde sonsuz sayıda kişisel özellikleri, kültürel ve ideolojik özellikleri barındırabilen çeşitliliktedir.
*Aile, onu oluşturan unsurları ile etkileşimde bulunan aynı zamanda sınırlarını koruyan ve değişim olgusuna da değişen oranlarda tepki veren bir yapıdır.
*Aile, ailenin her üyesinin gelişip, büyüyeceği kendi gelişim ihtiyaçlarını karşılayabileceği değişik fonksiyonları olan bir yapıdır.
*Aile bütün aile üyelerini de etkileyecek olan gelişimsel veya bazen gelişimsel olması gerekmeyen değişimleri geçirir. Bu değişim sürecinin getirdiği gerilim ve stresten bütün aile üyeleri değişik ölçülerde etkilenir.

Aile Yapısı

1. Aile yapısı, ailenin tanımlayıcı özelliklerini kapsar. Bu özelliklerin doğası; kişisel, kültürel ve ideolojik özellikleri içine alır. Bu özellikler etkileşimsel sistemin girdileridir. Bu girdiler aile etkileşiminin, ilişkilerinin şekillendiği dünyanın nasıl algılanacağını belirleyen temel kaynaktır.

2. Aile etkileşimi sistemin göbeğini oluşturur. Aile, üyelerinin nasıl yönetileceğine ait kuralları ortaya koyan sistemin önemli bir unsurudur. Ailenin birbirlerine bağlanma düzeylerini, uyum sağlama durumlarını ve iletişim biçimlerini belirler. Bu etkileşim ve iletişim biçimleri hem her bir aile üyesinin hem de bütün bir ailenin kişisel ihtiyaçlarını doyurur.

3. Aile işlevleri, bu etkileşimsel sistemin çıktıları yani ürünüdür. Bu yapı içinde var olan kaynakları kullanarak aile sisteminin ihtiyaçlarını doyurmak için uygun tepkileri üretir.

4. Aile yaşam döngüsü, aile sistemi içindeki değişimi gösterir. Aile, zaman içinde yaşamını sürdürür, gelişimsel ve gelişimsel olmayan gelişimlere göre aile, yapısını ve ailenin ihtiyaçlarını değiştirir. Bu değişimler aile etkileşimlerinde de değişimler meydana getirir.

Bazı yazarlar, aile sistemini bir evin ısıtma sistemine benzetirler. Haley (1963) kalorifer sisteminin termostattan gelen sinyale cevap olarak ısındığını fakat termostatında odadaki ısıya bağlı olarak kalorifere sinyal tepkisi verdiğini belirtmiştir. Her bir element bütün ısıtma sistemindeki fonksiyonun gerçekleşmesine yardım eder. Her bir element birbirinden bağımsızdır. Örneğin “hava çok soğuk” olduğunda termostat kalorifer sistemine daha sıcak olması yönünde sinyal verir.

Hava sıcak olduğunda ise, termostat kalorifer sistemine kapanması yönünde sinyal verir. Termostat içinde yer aldığı evdeki dar sınırlar içindeki dereceyi belirler. Isınma sitemi, bir düzen ve iç dengeye sahiptir. Sistemin içindeki bütün unsurlar bu dengeyi korumak için çalışır. Ortam sabit kaldığı sürece, derecede sabit kalır. Ortamda değişiklik olsa bile sistemin unsurları, alışkın oldukları düzen içinde ilişkide bulunmaya devam ederler. Sistemin çalışmasını yöneten kurallar vardır. Sistemin bütün kuralları süreci yönetmek üzere çabalar. Bu benzerlik aile sitemi ile karşılaştırılır. Aile üyeleri birbirine bağlıdır. Aynı şekilde, aile üyeleri de ilişki özelliklerine uygun olarak bir dengeleme biçimi geliştirirler.

Aile, sadece bireylerin bir araya gelmesinden oluşan bir yapı değildir. Aile parçaların bir araya gelmesinden daha büyük bir bütündür.

Hassas Denge

Bütün aile üyeleri, ilişki özelliklerinde ki hassas dengeyi korumak için üstüne düşeni yapar. Bireylerden birinin hareketi diğer bireyleri de etkiler. Bu durum, kurulmuş olan dengenin tehdit altında olması ve değişim zamanının geldiğinin bir işareti olarak algılanabilir. Bazı şeyler, ailede her bireyin birbiriyle olan ilişkisini etkileyebilecek şekilde bir değişimin kolay olabileceği görüşünü oluşturabilir. Örneğin, baba yıllarca gece vardiyasında çalışırken, artık gündüz vardiyasına geçmek zorunda kalabilir. Geceleri evde kalmaya başlayınca babanın diğer aile üyeleri ile ilişkisi nasıl olacaktır?

Çocuklar, babanın kendileri ile daha fazla ilgilenmesini ailenin, oturmuş olan ilişki örüntülerinin, değişmesi olarak mı algılayacaklardır? Eğer bu değişime odaklanırlarsa, bu yeni durumu, saygı ve ilgi eksikliği olarak yorumlayabilirler mi? Diğer bir deyişle, baba kendisinin evde olup, çocukların okulda olduğu zamanlar dışındaki problemleri fark etmediğini görecektir. Karısı akşam saatlerinde yaptığı aktivitelerden kocası ile birlikte olmak zorunda olduğu için vazgeçmek istemeyecektir. Yıllardır çocukları ile kurduğu “güç” pozisyonundan vazgeçmek istemeyecektir. Baba da ailesi ile birlikte olmak, onlarla yakınlaşmak fırsatını daha çok televizyon seyrederek, ya da evin dışındaki faaliyetlere yönelerek kaçırmış olabilecektir. Aile yapısındaki bir değişim bütün sistemin bu yeni duruma uyumunu gerektirir ve tek tek her birey bu değişimle ilgili problem yaşayabilir.

İstikrarlı Fakat Açık Bir Sistem

Bireyler aile gibi birbirlerine çok yakın bir çevrede yaşıyorlarsa, zaman içinde birbirlerine sınırlar koymaya başlarlar. Kabul edilebilir davranışlar ve bazı sapmalar zaman zaman kabul görebilir. Bireylerin davranışları ile aile içinde konulan sınırlar ihlal ediliyorsa, üyeler ailenin istikrarını korumak için bu sınırları yeniden gözden geçirip, yeniden şekillendirebilirler. Aile sisteminin bütün üyeleri aile içi istikrarı korumak için bir paylaşım içindedir. Örneğin, anne babasının kavgasına tanık olan bir çocuk, okulda problem yaratmaya başlayabilir. Ailesi onunla daha çok ilgilenirse; o da okulda daha az problem yaratacağına dair ailenin dikkatini kendisine çekmiş olur.

Ebeveynlerinin ayrılmalarına sebep olacak birbirleri ile ilgili kızgınlıklarını kendi üzerine çekerek durumu farklı yöne yöneltmiş olur. Bu sonuç aslında çocuk için işlevsel bir sonuç değildir, ancak sistemin devamı için işlevseldir. Aileyi bir arada tutar, bütün aile üyeleri bu durumu korumak üzere çabalar. Aile sistemi istikrarı korumaya odaklanmışken, katı ve değişmez değildir. Aile zaman içinde aile üyelerinin değişen ihtiyaçlarına cevap vermeye hazır bir şekilde değişim yaşayabilir. Her aile, sistemi korumaya çalışırken, gelişim ve değişime izin verip vermeme durumu ile yüz yüze gelir.

Aile Sisteminin Özellikleri

Geniş aile; büyük anne, büyük baba, anne, baba ve doğumdan 17 yaşına gelmiş olan çocuklardan oluşur. Geniş bir aile, tabii ki anne-baba ve iki çocuklu bir aileden farklıdır. Bu ailelerin her biri farklı yapılanır. Bu aileleri anlayabilmek için her bir ailenin karakteristik özelliklerine bakmak gerekir. Aşağıda aile sisteminin beş özelliği yer almaktadır:

1. Dışsal ve içsel aile sınırları
2. Aile kuralları
3. Aile rolünün düzenlenmesi
4. Aile üyeleri arasındaki güç dağılımı
5. İletişim süreci

1. Dışsal ve İçsel Aile Sınırları

Dışsal Sınırlar:

Ann Hartman (1979) dışsal sınırları “aileyi, aile içi ve aile dışı diye ayıran görünmez çizgiler” olarak tanımlar. Bu dışsal sınırlar bütün aileyi; okul, dini kurum (cami, kilise), diğer aileler ve dışarıdaki insanlar gibi başka sistemlerden ayıran sınırlardır. Bu sınırlar, fiziksel olmasa da kontrol edilebilir. Aile bu sınırlar içinde kalan alanı kullanır. Örneğin, bazı aileler sınırlarını duvar veya çit gibi belirginleşmiş bir biçimde gösterebilir. Bazı ailelerde, belirli özelikleri ile diğer ailelerden ayrılabilir.

Bazen kapı zili, alarm sistemi, köpekler gibi fiziksel sınırlar aile ile dışarısı arasındaki kesin sınırlarıdır. Bu tür fiziksel sınırlar dışında ailenin kuralları, tavırları, tutumları, iletişim biçimleri bu sınırları tanımlamak için kullanılabilir. Örneğin, aileye kimin dahil olup, kimin olmayacağı ile ilgili kurallar vardır. Geniş aile, üvey aile, arkadaşlar, komşular bu gruba dahil olabilirler. Aile sınırları oldukça kapalı bir özellikten, oldukça açık bir özelliğe doğru kayan bir yapı gösterir. Kantor ve Lehr (1976) aile içinde yaptığı farklı düzenlemeler ile kapalı aile yapısının özelliklerini aşağıdaki gibi sıralamaktadır:

• Ailedeki uygun boşlukların kontrolü; kilitli kapılar, bahçe telleri, aileye kolayca kabul edilemeyen yabancılardır.
• Aile üyelerinin dışarıdaki sistemlerle iletişime geçişleri katı bir biçimde kontrol edilir ve bir otorite figürü bunları düzenler.
• Dışarıyla yeni ve farklı ilişkiler geliştirmek zordur. Çok sınırlı bağlantıya izin verilir. Bu bağlantılarda istikrarlıdır.
• Özel olmak değerlidir. Üyeler, kendilerini korumak için sır saklayıcı davranışlar gösterirler.
• Roller ve kurallar değerlere bağlı olarak oluşur ve katıdır.
• İletişimdeki çatışma daha az ifade edilir.
• Yüksek düzeyde hissettirilen özel olma hissi aileyi birbirine bağlar.
• Sevgi vardır ancak, ifade edilirken kontrollü sevgi ifadeleri kullanılır.
• Disiplin ve gelenek önemli ve değerlidir. Bu geleneksel durumdan farklılaşmalara ilişkin tolerans düşüktür.
• Değişim zor ve tehdit edicidir.

Bazı durumlarda ailenin çok belirgin ve açık sınırları olabilir. Bu tür ailelerin özellikleri ise şöyledir:

• Aileye girip çıkma durumu; aile üyeleri, arkadaşlar ve yabancılara göre değişen özelliklerdedir.
• Özel durum çok azdır. Aile içinden ya da dışından olan kişilere göre engeller daha az konulmuştur.
• Aile üyeleri, dışarıdaki insanlarla kişisel bağlar geliştirmekte serbesttir.
• Doğal olmak, planlı davranmaktan daha önemlidir.
• Aile içinde varlığı hissedilen yüksek bir enerji mevcuttur.
• Karar verme süreci kesin değildir. Kararlar değişebilir.
• Biricik ve tek olmak ödüllendirilir ve takdir edilir.
• Duygular rahatlıkla ifade edilir.
• Değişim karmaşaya yol açabilir düşüncesi mevcuttur. Aile, çok uçlara doğru gitme eğilimi içinde olabilir.

Bazı ailelerde ise sınırlar en iyi şekilde üyelere tanımlanır ve orta denebilecek düzeyde açıktırlar. Bu aileler ise aşağıdaki gibidir:

• Aile sınırlarına yaklaşmak kolaydır. Sık sık konuklar gidip gelir, kapılar her zaman açıktır, dışarı ile giriş çıkışlar serbesttir.
• Üyeler dışarıdaki grupları tanıma şansına sahiptir ve bu kişilerle yakın ve değişik türde ilişkiye girebilirler.
• İletişim nispeten açıktır. Fikirler, görüşler açıklıkla değiştirilebilir. Çatışma olduğunda rahatlıkla konuşulabilir.
• Kurallar iyi tanımlanmıştır, fakat esnek değillerdir.
• Gelişim teşvik edilir. Birey olma yolunda ilerlemeler belirli sınırlar konularak desteklenir.
• Kapalı kalmak bazen tercih edilir. İçerinin enerjisi ile dışarının enerjisinin akışında ki dengeyi bozmamak gerekir. Bu yüzden dışarıya kapalı kalmak daha uygun görülür.
• Değişim stresli olabilir fakat aile bu değişime uyum sağlamak için gerekli kaynaklara ve güce sahiptir

Sınırlardaki açıklık veya kapalılık aile tiplerine, kültüre ve geleneklere göre değişir. Çoğu aileleri bu sınıflandırmalar içine oturtmak zor olabilir. Bazı aileler, hem açık hem kapalı sınırları olan aileler olabilir. Aile sınırları, çocuk ve aileyi en az stres içeren bir ortamda bir araya getirmesi açısından önemlidir. En önemli şey, dışsal sınırların üyelerin dış dünya ile olan ilişkilerini koparmayacak, ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde esnek olmasıdır. Aile görünmeyen sınırlarla kendisini diğer sistemlerden ayırır.

İçsel Sınırlar

Dışsal sınırlara ek olarak, aile sisteminde içsel sınırları olan alt sistemler de oluşmuştur. Alt sistemler; aynı kuşaktan gelen (ailedeki çocuklar), aynı cinsiyette olan (ailenin erkekleri) ya da ailede aynı ilgilere sahip olan üyelerden oluşabilir. Bazen de bir birey, birden fazla alt sisteme ait olabilir. Zaman içinde kurallar alt sistemlerin birbiri ile olan ilişkilerini düzenlemek, alt sistemlerin kimlerden oluşacağını, üyelerin alt sistemlere dahil olma durumlarını belirlemek üzere geliştirilebilir. Diğer bir deyişle var olan sınırlar, alt sistemlerin kendi içinde ve birbirleri ile olan ilişkilerini belirler. Örneğin; Birçok ailede ebeveyn alt sistemi iki veya bir ebeveyni içerir ve bu alt sistemin varlığı kardeşleri içine alan alt sistemin oluşmasına yardım eder. Sınırlar ve kurallar açık ve kesindir.

Ebeveynler, çocuklarıyla sıklıkla resmi olmayan bir ilişki halinde olurken bazen de çok resmi, uzak bir ilişki içinde olabilirler. Bazı ailelerde ilişki çok özgür ve açık olurken, roller bulanık ve karışmış olabilir. Bazı ailelerde kurallar çok katı olabilir. Bu durum bireylerin birbirinden uzaklaşmasına ve yalnızlaşmasına sebep olabilir. Alt sistemlerde kimlerin olması gerektiği önemli bir konudur. Bazen bir çocuk veya büyük anne-baba, ebeveyn alt sistemine dahil olabilir. Bu alt sistem işleyiş sürecinin sonucudur. Örneğin ebeveynler çalışıyor olabilir ve büyük anne-babalardan ebeveynlik görevi için yardım almak isteyebilirler. Bu kültürel bir gelenek olabilir. Ancak, aile de bu tür alt sistemler problem yaratabilir. Ancak bu problemler kalıcı değildir. Ailenin alt sistemlerinin istekleri ile düzenlemeler yapılabilir.

Bireyler aileleri ile yakın olma durumlarını, aileye kapalı ve uzak olma durumlarına göre düzenlerler. Aponte (1976) “Bir aile bağlanabilen, farklılaşabilen, ve esnek yapısal sınırları başarıyla geliştirebilen bir yapıdır.” şeklinde tanımlamaktadır. Aile üyeleri arasındaki sınırlar gelişimsel ve duygusal ihtiyaçları karşılar. Bu sınırlar, zaman içinde yok olabilir veya değişebilir. Fakat birçok ailede tahmin edilebilecek ilişki özellikleri mevcuttur. Bu durum aile üyelerine güven ve destek verir ve onları besler. Bu ilişki özelliklerinin niteliği ve doğası açısından aileden aileye değişen özelliklerde olabilir. Bu değişiklikler ailenin kültürel, etnik, yapısına ailenin örf ve adetlerine göre değişebilir. Ailenin içsel sınırları aile üyelerinin birbirleriyle olan ilişkilerini tanımlar. Bu alt sistemler cinsiyet, kuşak, ilgi vs gibi özelliklere göre şekillenir.

Rol Dağılımı

Her aile de çocukların nasıl bakılacağı, kimin çalışacağı, kararları kimin alacağı ve eve giren parayı kimin idare edeceği üzerinde çalışılır. İyi işlev gösterebilmek için aile bu roller konusunda hem fikir olmalı ve açık olmalıdır. Aile içindeki rollerin dağılımı ve düzenlenmesi; kültür, etnik köken, geçmiş yaşantılar, ailenin deneyimleri, ailenin büyüklüğü, yaşam stili gibi faktörlerden etkilenebilir. Bazı ailelerde çocukların ebeveyn sorumluluğunu yüklendikleri de görülebilir.

Bazı kültürlerde ise çocuklar ancak deneyimleri ölçüsünde sorumluluklar alabilirler. Aile işlevselliğinin iyi ya da kötü olması aile içindeki rollerin iyi düzenlenmesine bağlıdır. Değer yargılarının askıya alınarak, ideal rol düzenlemelerinin yapılması bazen zor olabilir. Gerçekte değişik rol düzenlemeleri de olabilir ve bunlar çoğu zaman fonksiyoneldir. Ailelerde işlevsel rol düzenlemeleri yapılmasına rağmen bazen sorunlar ortaya çıkabilir. Aile, ilişkilerinde üyelerinin ve toplumun da ihtiyaçlarına cevap veren görev düzenlemeleri yapmalıdır. Bu görevi en iyi ve doğru şekilde yerine getirebilecek üyelerden seçimler yapmalıdır.

Tek ebeveynli ailelerde ebeveynlik rolü, tek yetişkin olan ebeveyn ve en büyük çocuk, büyük anne-baba, diğer akrabalar, bir arkadaş veya komşu tarafından yürütülebilir. Bu tür düzenlemeler ihtiyacı giderici olabilir. Rol düzenleme stratejilerinin seçimi aileden aileye değişebilir. Aile içinde roller açık ve esnek olmalıdır.

KAYNAK ; Aile Danışmanlığı Kuram ve Uygulamalara Genel Bir Bakış